Üç günlük kısa tatilde bir kez daha gördüm ki, oteller ve tatil köylerinde verilen her şey dahil hizmeti milli israftan başka bir şey değil!
Turizm Bakanlığı ve otellerin yöneticileri, turisti ürkütmeyecek başka bir formül bulup, gastronomi turizmini aratmayan bu sisteme son vermeli…
Dünyadaki açlıktan ölenleri düşünmüyorsunuz, kendi midenizin sağlığını bari düşünün be kardeşim?
Yazık günah!
“Bir yıllık mutfak masrafım kadar para verip geldim, tıka basa doymak hakkım! Midemden önce gözüm doymalı” psikolojiyle, otelin restoranlarında, kafelerinde, barlarında ne varsa hepsine saldıranları…
Tadına bakılmadan masada bırakılan, çöpe atılan o tabaklar dolusu yemekleri, tatlıları, tuzluları gördükçe iştahım, tadım kaçtı…
Gözlerimin önüne Gazze’deki, Afrika’daki açlıktan ölen çocuklar geldikçe moralim bozuldu…
İnanın, masalarda kalan gıdalar ihtiyacı olan insanlara ulaştırılsa dünyada aç kimse kalmaz!
O yemeklerin, tabaklara gelene kadar verilen emeklere mi üzülmeli, maliyetinin ülke ekonomisine verdiği zararına mı üzülmeli…
Dünyada gıdaya ulaşım her geçen gün zorlaşırken, kıtlık, kuraklık artarken, otellerdeki bu gıda tüketim lüksüne bir çözüm bulunmalı…
Her şey dahil sistemde israf edilmeyen tek şey alkollü içecekler!
Özellikle yabancı turistler, otele adımını atıp resepsiyondan anahtarını alır almaz soluğu kafe-barlarda alıyorlar…
Yemeğinin yanında, şezlongunda alkol ve maden suyu içen çoktu da normal su içenini pek görmedim!
Şunu da belirteyim…
Kendi ülkesinde yabancılardan daha pahalı tatil yapmalarına rağmen yerli turistler yeme-içme konusunda daha mütevazılar, aşırıya kaçmıyorlardı…
Otel çalışanlarına karşı da daha kibarlar…
Yemek saatlerindeki gıda israfı yetmezmiş gibi bir de aralarda verilen ikramlarda aynı aç gözlülüğü görmek mümkün…
Deniz havası, güneş ve yüzmek bir insanın bu kadar iştahını artırır mı?
Acıkan midesi mi, nefsi mi işte orası muamma!
HAVAALANIMIZIN KIYMETİNİ BİLELİM!
Uzun zamandır tatil yapmıyordum…
Eşim ve kızımla, üç dört günlüğüne Antalya’ya kaçalım dedik…
Dedik ama kaderden kaçılmıyor!
Kayınbiraderimin ani ölüm haberi üzerine tatili yarıda kesip geri dönmek zorunda kaldık…
Otobüsle gitmiştik, yine otobüsle dönsek cenazeye yetişmemiz imkânsızdı… O acıyla yol bitmezdi bize…
Kızım, “Baba, internetten baktım, Sunexpress’in Bursa Yenişehir’e sabah uçağı varmış!” deyince, dünyalar benim oldu…
Pazar sabahı 45 dakikada Yenişehir’e indik…
Havayolu ulaşımı şehirler için büyük bir nimet gerçekten de…
Havaalanımızın kıymetini bilelim!
Bu vesileyle;
Yenişehir Havaalanı’nı canlı tutmak, sefer sayısını artırmak için emek sarf edenlere…
Bursa’ya dönüş ve cenazemizi defin konusunda yardım eden, bizzat gelerek ve telefonla, sosyal medyadan başsağlığı dileyen tüm dostlarıma çok teşekkür ediyorum…