19 Mart Perşembe sabahı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne terör ve yolsuzluk operasyonu yapılmış…
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte aralarında CHP’li ilçe belediye başkanları, başkan yardımcıları, belediye bürokratları, danışmanlar ve iş insanlarının da bulunduğu 100 civarında isim evlerine yapılan operasyonla gözaltına alınmışlardı…
Operasyonun;
CHP’nin 23 Mart’ta İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için yapacağı önseçim öncesi yapılması…
Ve üniversite diplomasıyla ilgili verilen iptal kararının hemen ardından gerçekleşmesi, Ekrem Bey’in cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemeye yönelik siyasi bir darbe olarak yorumlandı…
4 günlük gözaltı süresince ülkenin gündemi, meydanları, üniversiteleri ve ekonomisi yangın yerine döndü!
Ülkenin dört bir yerinde, kentimizde de, İmamoğlu’na ve demokrasiye, milli iradeye sahip çıkma eylemleri yapılarak, “hak, hukuk, adalet” sloganları atıldı…
Zaman zaman güvenlik güçleriyle gençler arasında biber gazlı, tomalı istenmeyen görüntüler yaşansa da, genelde sağduyu hakimdi eylemlerde…
İki ayrı suç dosyasından gözaltına alınmıştı İmamoğlu…
Biri, İBB bünyesindeki yolsuzluk iddiaları…
Diğeri de, son yerel seçimde Kent uzlaşısı adı altında bölücü terör örgütüyle işbirliği yapma ve yardım etme iddiaları…
4 gün süren savcılık ifadelerinin ardından pazar günü sabaha karşı, olağanüstü güvenlik önlemleri arasında bu iki ayrı suçtan nöbetçi mahkemeye çıktı Ekrem Bey…
Çıkan karar, bir iyi bir kötüydü…
Terörle ilgili suçlandığı davadan serbest kalmasıyla, partiye kayyum atanma tehlikesi ortadan kalktı ama belediyedeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili davadan tutuklanması, partilileri ve Ekrem Bey’i sevenleri destekleyenleri üzdü…
Bu satırları yazdığım sırada, İBB ve CHP hukukçuları yolsuzluk soruşturmasından tutuklama kararına, İstanbul Başsavcılığı’nın da ise terör soruşturmasından serbest bırakılması kararına itiraz edecekleri haberleri geliyordu.
İtirazlar neyi değiştirir, bu yaşananlardan sonra?
Aslında, yazımın başlığında da belirttiğim gibi, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi…
Şafak operasyonuyla evinden alınmadan önce hakkında açılan sürekli davalar, diploma olayı, heybedeki büyük turpun İmamoğlu olduğunun bir işaretiydi…
CHP Genel Merkezi, cumhurbaşkanı adaylığını önseçimi beklemeden yapsaydı o turpun heybeden çıkmasını belki geciktirirdi ama engelleyemezdi!
Sonuçta;
Son dört gündür ülkemizde yaşananlar, siyaset ve demokrasi tarihine sadece sanıklarıyla değil gizli tanık ve gazlı tanıklarıyla da geçti!
Türkiye’de bir ilk daha yaşandı…
En büyük kentin belediye başkanı, partisinin cumhurbaşkanı adayı olduğu gün, cezaevine gönderildi!
Bu dünyada da bir ilk olabilir!