Fransa’da yaşları 18-71 arasında 110 kişi üzerinde yapılmış çalışma…
Aralarında gazeteci veya siyasetçi var mı bilmiyorum, hangi mesleklerden oldukları belirtilmeyen bu insanları iki gruba ayırmışlar…
Birinci gruba, “Yalan söylemekte özgürsünüz. Eşinize dostunuza atın atabildiğiniz kadar yalanı” demişler…
İkinci grubu da, “Dürüstlük ilkelerinden kesinlikle taviz vermiyorsunuz. Öleceğinizi bilseniz yalan konuşmak yok” diye tembihlemişler.
İki grup verilen talimatı aynen uygulamış ve araştırmanın sonucunda şu gerçek ortaya çıkmış…
Yalan söyleyen gruptaki deneklerde, baş ve boğaz ağrısı, depresyona kadar birçok sağlık problemi görülmüş.
E görülür tabii, o kadar yalanı uydurmak ve ortaya çıkmaması için o yalanı sürekli akılda tutmak kolay mı?
Yalan söylemeleri yasaklanan gruptakilerin sağlıklarında ise ruhsal ve fiziksel açıdan inanılmaz iyileşmeler görülmüş.
Demek ki; yalan konuşmayı sevenler sadece karşısındaki insanların güvenini değil kendi sağlıklarını da kaybedebiliyorlar zamanla...
Hollanda’da yapılan benzeri araştırmanın sonuçları da ilginç…
Yalan söyleyenlerin üç ortak özelliği tespit edilmiş, o araştırmada…
Bir;
Yalan söylemekten hiç korkmuyorlar!
İki;
Yalanın kötü bir şey olduğunu düşünmüyorlar!
Üçüncü ve en acı olanı;
İnsanları aldatmaktan büyük zevk alıyorlarmış.
Araştırmanın bir diğer sonucu da, insanların günde ortalama 11 yalan söyleyebildikleri belirlenmiş…
Ülkemizde de yapılsa yalan üzerine bir bilimsel araştırma sonuç nasıl çıkardı acaba?
Fakat yalan severlere kötü bir haberim var…
Teknoloji yalancının mum ömrünü yatsıdan daha önce kısaltacak çalışmalar yapılıyormuş…
Yakın zamanda beynindeki sinir faaliyetlerine bakılarak, bir insanın yalan söylediğini tespit etmek, işlediği suçu itiraf ettirmek çocuk oyuncağına dönebilir diyor bilim insanları...
Fonksiyonel manyetik rezonans denilen görüntüleme cihazı sayesinde söylenen yalanı tespit etme oranı, yüzde 70 ile 90 arasındaymış…
Bizzat deneyini de yapmışlar...
Yalan söyleyenle, doğru söyleyenin beynine bakmışlar.
Yalan söylediği anda kişinin beyin aktivitesi, normal zamankinden daha farklı oluyormuş.
Düşünüyorum da, bu teknoloji günümüzde ve doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu bizim ülkemizde kullanılsa, ne olur?
Şahane olur, köyler yetmez kovulanlara ilçelere, şehirlere taşarlar!
Örneğin, TÜİK’te!
TBMM’deki grup toplantısındaki siyaseten yapılan konuşmalarda da güzel iş yapar!
Aslında, o cihazdan her siyasi partinin genel başkanlığına koyacaksın, bak işte o zaman herkes nasıl doğrucu Davut kesiliyor!
Seçim dönemleri aday listelerindeki hata payını da azaltarak parti içi demokrasiye de süper faydası olur!