Sezon öncesinde “ilk devreyi kaç puan farkla kapatabiliriz” sorusunun cevabını arayanlar, ilk 5 hafta geçtiğinde şampiyonluğu bitime kaç hafta kala ilan edebileceğimizi derin bir öngörü kabiliyetiyle tartışmaya açtıklarında, dedim ki; “biz anın keyfini yaşamayı bilmiyoruz, herkesin içine bir Nostradamus kaçmış, gaipten haber almayı/vermeyi marifet sayanlarımızın sayısı, camianın toplam nüfusuna oranla her yıl giderek artıyor”.
Şimdi de hedef, devre arasında kaç transfer yaparız ve hangi mevkilere kimi almalıyız?
9 hafta önce fitilini tutuşturduğumuz bu tartışmanın, kulübü yönetenler açısından aydınlatıcı, zihin açıcı, uyarıcı bir değer taşıdığını sananlar, aslında 8 hafta önce oluşturulmuş rotada, birlikte seyahat etmek mecburiyetinde olduğumuz oyuncu grubunun tedirginliğini arttırmaktan başka bir işe yaramadığının nasıl farkında olamazlar, şaşıyorum doğrusu.
Şöyle düşünün;
Evladınız ya da kardeşiniz için sınav haftası başlamış, arka odada harıl harıl ders çalışırken, siz salonda hanımla/anneyle “bu çocuğun kafası çalışmıyor, okuduğunu anlamıyor, bundan bir baltaya sap olmaz, verelim sanayiye meslek öğrensin” türünden parlak fikirlerinizi, yüksek sesle dile getirirseniz, bunu duyan genç kardeşimiz sizce ne düşünür, ne hisseder?
Ertesi gün sınava girdiğinde zihninde bu sözler yankılanmaz mı?
Sorulara odaklanıp, doğru çözümler üretebilir mi?
Halbuki ona güvendiğinizi hissettirseniz, gayretini takdir etseniz, aklında üç beş doğru cevaplık daha yer açmış olmaz mısınız?
Bayılıyoruz erkenden hüküm vermeye, sonra da, kehanet doğru çıksın diye bekliyoruz.
9 maç daha var 9…
Bize en yakın olanı da Aksaray deplasmanı.
Bütün dikkatimizi bu maça versek, evrene pozitif mesajlar göndersek, performansı en düşük oyuncumuzu bile alkışlasak, yüreklendirsek ne kaybederiz?
Bireyler planlarını kısa vadeli yaparlar, günlük yaşarlar; kurumlar devletler ise on yılları yüz yılları kapsayan stratejiler geliştirirler.
Bırakın ara transferi kulüp düşünsün, bir sonraki senenin planlarını kulübü yönetenler yapsın, siz Aksaray maçında bizi nasıl bir rakip bekliyor, adamlar yenilmemişler ama beş de beraberlikleri var, kazanmayı da beceremiyorlar, buna kafa yorun.
Sonra içeride Muş maçı mı var, onu da Aksaray’dan döndükten sonra düşünürüz değil mi?
Yarına kim çıkar kim çıkmaz bilinmez, bu yüzden anın kıymetini bilelim, tadını çıkaralım.