Başkan Çelik ve heybesindeki turplar

Şu alışkanlığımızı hala terk edemedik…
En üst seviyede işler yolunda gitmediğinde hemen herkes gözlerini Vakıfköy’e çevirir ve hesap sormaya başlar;
Onca yatırım yap, bunca masraf et ama şöyle elle tutulur, iş yapacak bir sağ beki bile transfer etmek zorunda kal.
Altyapı ne iş yapar?..
Bu sorunun cevabını vermek uzmanlık ister…
Bilgi ister, birikim, tecrübe ister…
Mesele, bereketli bir toprağı ekip biçmek ve hasat etmek kadar basit olaydı, getirirdik işin başına bir ziraat mühendisi, çözerdik sorunu kökünden, buğday ektiğimizi sanıp, hıyar toplamak mecburiyetinde kalmazdık.
Altyapı meselesi, organizasyonu, finansmanı ve çoook uzun soluklu projeksiyonu ile senin benim değil, uzmanlarının ele alıp, gelip giden yönetimlerin zırt pırt eğip bükecekleri bir oyun alanı olmaktan çıkarılmalı.
22 yaşındaki bir adama hala genç diyenlerin…
Çok değil iki üç seneye oynar bu çocuk diye fal açanların…
35 yaşındaki tecrübeli bir ağabeyin arkasından üç beş dakika oyuna girebilmeyi maç tecrübesi sananların…
Maç mı kazanalım, oyuncu mu ikileminde savrulup duranların…
Velhasıl, çözüm konusunda zerre bilgi sahibi olmadığı halde herbokolog unvanlıların aydınlatacağı bir karanlık değil bu.
Eline feneri alan, altyapıyı aydınlatmaya koşuyor.
Oturun oturduğunuz yerde…
Konuşması gerekenler de neden susuyor anlamış değilim.

*

En az 40 bin insan evladını bir araya nasıl toplarsınız…
İki haftada bir onca insan, gün saat seçmeden, iş güç demeden hangi saikle gelir de, en az üç dört saatini feda eder.
Hangi beklenti, ya da hangi korku motivasyonunu araçsallaştırmak gerekir, bunun için.
Sevgi mi, aşk mı?
Kötü gün dostu olma duygusu mu yoksa?
Sosyolog değiliz ki bilimsel bir saptama yapabilelim…
Güven diyoruz biz buna…
Uzunca bir süre sonra insanlar güvenecekleri bir oluşumu gördüler ve hipnotize olmuş gibi peşine takıldılar diyerek kendimizce meseleyi izah ediyoruz da…
Biz bu konuyla haşır neşir olurken, çoktan bir üst seviyeye geçmiş olan Başkan Enes Çelik, yine herkesten bir kaç adım değil, bir kaç kilometre önden gidip, o 40 bin insanı orada nasıl tutabileceğini kurguluyor.
Mesele sadece o taraftarı oraya getirmek değil, orada kalmasını sağlamak,
Kombine avantajlarını, indirimleri, üyelik seferberliğini ve konuyu sürekli gündemde tutmaya çalışmasını bu alt metinle okumakta fayda var.
Günün moda deyimiyle, heybesinde her büyüklükte o kadar çok turp var ki, çıkar çıkar bitmiyor.