Bir maçtan çok daha fazlası

Futbolun sadece futbol olmadığını söyleyen kimse, eksik söylemiş;

Bizim memlekette futbol, sadece futbol değil, yani futbol dışında her şey…

Futbola dair ne kadar arıza varsa, alavere dalavere varsa, hepsi bu oyunun kendisi halini almış ve haliyle saha içinde kalan kısım bayağılaşmış, sıradanlaşmış, mana ve önemini yitirmiş. Öyle olmasaydı kulüplerimiz Avrupa’ya her çıktıklarında maskara olur, milli takım da dünya kupası finallerine 20 yılda bir katılma şansı bulur, buna da milletçe çok sevinir miydik?

İşte tam bu tarife uygun bir maç oynayacağız bu hafta.

Mardin deplasmanı, öyle sıradan bir buluşmaya, sadece liderlik mücadelesine sahne olmayacak, bunu o tarafta konuşulanlardan, yazılanlardan anlamak zor değil.

Yani biz yine saha içinde ne olacağını değil, bizi saha dışında nelerin beklediğini konuşmaya başladık ve öyle görünüyor ki, maçtan sonra da oyuncuların değil, bölge takımlarının (!) taraftarının performanslarından söz edeceğiz büyük ihtimalle.

Siyaset bilmeyen, ‘ayak-yorgan’ ilişkisi ve benzeri anonim atasözleri dışında tek bir düşünür ya da sosyolog ne demiş diye merak etmeyenler, nedense Machiavelli’nin ‘amaca giden her yol mübahtır’ yaklaşımına sımsıkı sadık olduklarından, cumartesi günü bizi nelerin beklediği konusunda en küçük bir fikrimiz yok.

Peki en temel haklarımızdan biri olan güvenlikten sorumlu olanların var mı, o mevzuda da tam emin değiliz.

Bursaspor kafilesini nasıl bir maç gecesi bekliyor, Kızıltepe stadının tribünlerinde Mardinli kardeşlerimiz değil de başkaları mı olacak?

Stadın koridorlarında neler yaşanacak, tribünlerin zulaları neleri saklayacak?

O kadar çok soru var ki zihnimde, cevabını TFF dahil kimsenin bildiğini zannetmiyorum.

Allah’a emanet gidiyoruz.

Eğer bu coğrafyanın her tarafında can ve mal güvenliği hususunda bir endişemiz olmasaydı, bu buluşmayı sadece futbol penceresinden yorumlayabilseydik, çok rahat kazanabileceğimizi hararetle iddia ve tavsiye ederdim.

Oysa şu anda, yarın saat 12.30 da sahaya adım atacak Bursasporlu futbolcuların acayip bir psikoloji ve ruh haliyle başlama vuruşu yapmak zorunda kalacağından eminim.

Tek güvendiğim şey var o da, kadroda feleğin çemberinden bir kaç kez geçmiş oyuncuların bulunması ve bu atmosferde oynamaya ara sıra da olsa alışık olmaları.

Yarını bekleyip göreceğiz;

Terörsüz Türkiye süreci ne kadar gerçekçi, bölgede karşılığı var mı yok mu?

Yoksa bu süreç sadece meclis aritmetiğini ve

siyasi ikbali mi kapsıyor, yaşayıp göreceğiz.

Bu arada hatırlatmakta fayda var;

Bundan 20 sene önce Mardin’le ilk tanışmamız yine bir maç vesilesiyle olmuştu.

Terör belasının azgınlığına rağmen, belki de en rahat, en turistik seyahatlerimizden biriydi ve şehrin her sokağını didik gezerken bırakın kötü söz duymayı, ters bakan bile olmamıştı, maç sırasında da bir taşkınlık gözlemlemedik.

Umarız, yarın yine bir benzer deplasman hikayesi dinleriz gidenlerden.