Bursalılık ile bursacılık arasında çok ince bir çizgi vardır, dikkatli bakmazsanız eğer, aldanır, hayal kırıklığına uğrarsınız.
Bundan 25 yıl önce, bir salı yazısının konusuydu bu ve o dönemde;
“Bursa kocaman bir köydür, içinde de birkaç muhtarı vardır” diye yazmış, meseleyi enine boyuna analiz etmiştik.
Çeyrek asır geçmesine rağmen üzerinden, değişen bir şeyin olmadığını görmek, zihniyetin aynı kaldığını Bursaspor üzerinden yeniden okumak zorunda bırakılmış olmak, sarsıcı bir etki yaratıyor.
Şöyle bir parantez daha açalım ki, maksadımız iyi anlaşılsın;
Bursa bir ipek böceği merkeziydi yıllar yıllar önce…
İpek böceğini yeni nesil bilmez.
Bir tırtılın, tek besin kaynağı olan dut ağacında başlayan hikayesidir aslında konu.
Koza dediğimiz ama aslında tırtılın mezarı olarak tanımlayabileceğimiz trajik bir hikaye.
Tırtıl ağır ağır etrafını örmeye başlar, ta ki kendi içinde hapis kalana dek…
Şanslı olanlarına kelebek adını veriyoruz, bahtı kara olanların ömrü de fokur fokur kaynayan bir kazanın içinde son buluyor.
Gençler, merak edeniniz varsa, araştırıp öğrenin, eminim bu hikayenin ve tarihsel gerçeğin etkisinde uzun süre kalacaksınız.
Bu metaforun bizi ilgilendiren tarafı ise başka…
Alınmasın Bursalı değerli sanayiciler, işadamları, koca koca markalar.
Ticari yaşamlarını ben tırtılın hikayesine benzetiyorum.
Bir çoğunun kullandığı makam araçlarının plakası 34, 16 değil…
Ama ömürleri, kendi küçük kozalarının içinde son buluyor.
Bir türlü kozayı Türkiye ölçeğinde büyütemiyorlar.
Bunu başaranlar ise, tırtıl iken Bursa’nın bereketli dut ağaçlarından beslendiklerini unutup, şu anlamlı atasözüne uygun bir tavra bürünüveriyorlar;
Kestane kabuğundan çıkmış ama çıktığı kabuğu beğenmemiş…
***
Farkındayım, biraz uzatmış olabilirim ama siz, benim ne anlatmak istediğimi böylelikle daha net kavrayabildiniz, eminim…
Burası Bursa ya…
Bursalı olanlar ve bu şehrin en kıymetlisi için finansal katkı sağlayanlar, bir elin parmaklarını geçmez.
Peki diğerleri?
İşte onlar Bursacılık oynayanlar.
Çıktığı kabuğu beğenmeyenler, dönüp arkaya dut ağacı için ne yapabilirim diye düşünmeyenler.
***
34 plaka için elini cebine atıp, Bursaspor söz konusu olduğunda üç maymunu oynayanlar.
Kabul ediyorum, piyasalar kötü, ekonomi felaket de…
Krizler aslında bir fırsattır.
Reklam asıl şimdi sonuç alma aygıtıdır…
Sevmiyorsanız da, bunu bir fırsat olarak değerlendirebileceğinizi size doğru dürüst anlatacak bir danışmanınız da mı yok?
Yoktur tabi, benimki de laf…
Danışmana maaş vermek de neyin nesi?
Reklama, sponsorluklara bütçe ayırmak enayilik değil de nedir, değil mi?
İşte siz, tam da bu yüzden o küçük Koza’nızda son nefesinizi vermeye mahkumsunuz.
Bursa’nın bir türlü kendini aşamamış olmasının da nedeni bu tırtıl zihniyetli tüccarlardır…
Tüccarla işadamının farkının ne olduğunu da bi zahmet bütün Bursa bilsin değil mi?