Lig yarın mı başlıyor?

“…Başkanımızın arkadaşı olan değerli iş insanı YANINDAYIM kampanyamıza 5 milyon lira katkıda bulunmuştur.”

1,5 yıl boyunca defalarca akıllı cep telefonlarımızın ekranına düşen bir bildirim bu…

Kim bu gizemli arkadaşlar?

Değerli oldukları konusunda asla şüphe duymadığımız bu iş insanları, hiç bir menfaat gözetmeksizin, belki de Bursaspor ya da futbolla zerre ilişkileri olmadıkları halde, başkanlık gibi ateşten bir gömleği sırtına giymiş olan arkadaşlarına gözlerini dahi kırpmadan destek olmaya devam ediyorlar. Kim olduklarını bilemesek de onları alkışlıyor ve takdir ediyoruz, helal olsun, rabbim herkese böyle arkadaş nasip etsin.

Bu durum, aklıma göğüs reklamı konusunda bir fikir getirdi.

Özellikle gelir vergisi hususunda hani ismi açıklanmayan gizli mükellefler var ya, onlar büyük olasılık, varlıklarını ya kem gözlerden uzak tutmaya çalışıyorlar ya da bizim kafamızın basmadığı başka kaygıları var ki, isimleri kamuoyu tarafından bilinsin istemiyorlar.

Bursalı tüccarları az çok analiz etmişliğim vardır, İstanbul’da zenginler varlıklı oluşlarını lüks içinde yüzdüklerini herkesin gözüne gözüne sokmaya gayret ederler, bizimkiler “aman kimse bilmesin, kimse duymasın ki, hafazanallah kapının önü yardım isteyenlerle dolar” diye düşünür, hatta zenginlikleri fark edilirse işlerinin azalacağından endişe ederler.

Bu zihniyet babadan oğula geçmişse eğer, ki DNA transferi nedeniyle kuvvetle muhtemel, formanın göğsünde ‘nal’ gibi markalarının yer almasını istemeyebilirler.

Pek ihtimal vermiyor da olabilirsiniz bu duruma ama kimse elini cebine atmayınca her türlü zihni sinir fikir geliveriyor insanın aklına.

Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi gerektiğini düstur edinenler de olabilir.

Eğer hakikaten endişeleri bu ise siz yapın katkıyı, göğüste ne yazacağına ya da yazmayacağına şeytanın bile aklına gelmeyecek bir yol bulunur mutlaka.

Bursaspor’a verdin reklamı bizim başımız kel mi diyen de çıkmaz, üstelik yüzbinlerce hayır dua alırsınız, fena mı?

***

Şimdi bakıyorum da Yeni Malatya karşısında ortaya çıkan farklı skor, bütün camiayı sanki thai masajı yaptırmış gibi acayip rahatlattı, bütün gerginliği sildi süpürdü.

Yanısıra rakibin zayıflığına vurgu yapıp, “benim için lig bu hafta başlıyor” diyenler ve 1461 Trabzon maçına boş karne ile gelip, o doksan dakika sonrasında karneyi dolduracaklarını söyleyenler de var.

Ben bu denli mükemmeliyetçi biri değilim, benim için lig geçen hafta başladı, hem de sadece skor değil, oyun felsefesi ve takımdaşlık duygusu gibi bir çok kriterde tatmin edici bir görüntü vererek, harika başladı.

O maçta emek var, ciddiyet var, ter var, iştah, sorumluluk bilinci, armaya saygı var…

Rakibin kalibresi düşük diye o maçı alıp lig dolabının en alt rafına koymaya gönlüm razı olmaz, 8-0 her zaman vitrinde olması gereken bir sonuçtur.

Bir de şu alışkanlığımızdan kurtulalım artık;

Sanki bütün ihtimalleri sadece biz düşünüyormuşuz gibi, bütün tehlikeleri sadece biz görüyormuşuz gibi, sadece bizim kafamız çalışıyormuş da, kulüpteki profesyoneller, hocalar, oyuncular biz söylemesek, yazmasak hiç bir şeyin farkında değillermiş gibi, kendimize ağır bir misyon yüklemekten vazgeçelim.

Onlar, sırtında yumurta küfesi taşımaya alışkınlar ve merak etmeyin, kafaları bir çoklarından fazla/farklı çalıştığı için oradalar. Yeter ki güç zehirlenmesi yaşamasınlar.