Sosyal medya bir kamusal alandır, burada herkes fikrini özgürce paylaşır, katılan katılır, aynı fikirde olmayan ya sessizce geçer gider, ya da kendi düşüncesini/duygularını ifade etmek isterse, bunu uygun bir dille muhatabına ulaştırır.
Ama yok, bizde öyle değil…
Eğer aklına yatmayan, hoşuna gitmeyen, kendi kalıplarının ve dünya görüşünün dışında bir paylaşımda bulunduysa biri ve bu kişi üstelik biraz da popüler bir kişilikse onun üstünde tepinmek farzdır.
Hele linç etmek ata sporumuzdur.
Peşine düştüğün o şahsın, bundan sonra yaptığı her paylaşımı, doğru mu değil mi demeden ve hiç bir filtreye tabi tutmadan doğrudan hedef alır, hatta bu da kesmez, küfür kıyamet, yedi ceddine saydırırsın ki, yüreğin soğusun…
Ortaokul yıllığına sınıf arkadaşıyla ilgili yorum yazarken bile utanan/sıkılan, bu insan ambalajıyla aramızda dolaşanlar, sosyal medya marifetiyle, yıllarca ıskaladıkları fırsatı hunharca ikame etmeye ve hayatındaki boşluğu bu sayede doldurmaya gayret ederler de bir türlü doymak bilmezler ama…
Şimdi yapılacak şey aslında basit..
Çözüm tek taraflı paylaşım, yani yoruma kapalı bir iletişim modeli.
Çünkü bu tiplerin utanması sıkılması olmadığından, hatta bu alanla ilgili yasal düzenleme de keyfe keder kullanıldığı için cezasız bırakıldığından, elimizdeki tek seçenek bu kalıyor.
Karaktersiz ve kifayetsizlerin, trollerin ve hatta kindarların, huzur ve mutluluk suikastçilerinin fikir ya da eleştiri diye üzerimize salyalarını/kusmuklarını boca etmelerini istemiyorsak, iletişim mecramızın foseptik çukuruna dönmesine razı değilsek, bilgi, düşünce ve haber paylaşımlarını yorumlara kapatmaktan başka çare yok.
Bu konuya neden şimdi girdiğimi Bursaspor’u takip edenler anlamıştır.
Store dediğimiz oldukça ağır yükü omuzlarına almış olan sayın Enbiya Topal’ı görev yerini, nöbet yerini terkedecek noktaya getiren bir güruh var.
Onlar bizden midir, hangi oranda içlerinde trol vardır, bunu benim bilmem mümkün değil ama bu mecrayı yıllardır etkin bir şekilde kullanan, bu parkurun her karışını bilen, her zorluğunu çeken birinin bile artık sıtkı sıyrıldıysa bu işten, sosyal medya çaylaklarını ne hale getirirler, bir düşünün…
Şimdi bu kindar tayfanın, insanın insicamını bozan hakaretlerini bir kenara bırakırsak, mükemmeliyetçi ve sanki kendi hayatında her şeyi kusursuz bir şekilde yapıyormuş gibi, karşısına aldığı herkesten sıfır hata bekleyenlerin daha sinir bozucu olduklarını da kabul etmek lazım.
Aldığı formanın bedenine cuk oturmadığını görünce meseleyi Cimer’e taşıyacak kadar gözü dönen birine, “yav senin üretimde bir hata var belki, vücut ölçülerin standartın dışında, bir tornacıya görünsen mi” desen kıyamet kopar değil mi?
Konu bu sefer insan hakları evrensel bildirgesine kadar uzanır muhtemelen.
Bizzat şahit olduğum için söylüyorum; kulüpte vatandaşla birebir diyalog halinde olanlar, konuşmaları kayda alsalar, öneri, şikayet ve parlak fikirleri sosyal medyada paylaşsalar, emin olun sabaha kadar katıla katıla güleriz, Bursaspor da izlenme rekorları kırar, youtube sayesinde paraya para demez.
Ez cümle, sosyal alanda paylaşım yapmaktan keyif alanların, ya çelik gibi bir iradeye sahip olmaları gerekir, ya da küçük bir operasyonla sinirlerini aldırmaya ihtiyaç duyabilirler.
İşler iyi giderken ‘kahraman’, hafif bir sendeleme söz konusu olursa ‘hain’ olacaklarını bilmeleri gerekir.
Bu şartlar altında “hem ayranım dökülmesin hem de canım sıkılmasın” diyenlerin, ufak ufak bu alandan uzak durmaya çalışması bence herkesin hayrına olur.