Bursa’da futbolun nabzını yükselten program, eski stadın bulunduğu bölgede çekildi; Mekan BURFAŞ Kafe, program Spor Kafe…
İki başkanın katıldığı ve bir saati aşan yayında, ikili arasındaki samimi paslaşma, içtenlik ve doğallık harikaydı da, sıcaklık da bu kadar ustaca nasıl aktarıldı, ekran karşısındakilere bile, pes doğrusu.
İşte bu programı izlerken dedim ki;
Bursaspor, kullanmasını bilen için mevzu ne olursa olsun, çok güçlü bir yapıştırıcı, birleştirici.
Bir değerli vazo düşünün, yerlere düşürülmüş, elden ele dolaştırılırken beceriksizler marifetiyle binlerce parçaya bölünmüş…
Bursaspor, bu vazoyu eskisinden bile daha iyi şekilde bir araya getirdi mi?
Getirdi…
Bu şehirde, şehri yönetenlerden, içinde yaşayan vatandaşlara kadar herkes, hatta kurumlar bile birbiriyle kavgalıyken, barış ortamı sağlandı mı?
Sağlandı…
İşte bu, Bursaspor’un gücüyle değil de, başka neyle olabilirdi ki!
*
O zaman ikinci bir soru gündeme geliyor elbette…
Bu barış, bu birleşme, bu ortaklaşma kurumsal mı, bireysel mi?
Bence…
Kurumsal gibi görülen, ancak bireysel çaba ile oluşturulan bir süreç ve o sürecin sonunda geldiğimiz noktada, insanların gayretiyle ortaya çıkan bu eserin adıda; ‘güven zinciri’.
Bu zincirin gücü ise, en zayıf halkasının gücü kadardır.
Dolayısıyla o halka koparsa, ortada ne zincir kalır, ne ortaklık.
*
İşte bu yüzden derim ki;
Bursaspor’da çok acil biçimde bir ‘anayasa’ ihtiyacı var.
Bursaspor Anayasası…
Yöneticiyi, hocayı, oyuncuyu, çalışanı, taraftarı kapsayan, kucaklayan; herkesi bu kurallar silsilesine uyarak hareket etmeye mecbur bırakan, uymayanları camia dışında tutacak bir anayasa.
İşte o zaman bu birleşme, bireysellikten kurumsallığa evrilir.
“E kardeşim ‘tüzük’ var işte, neyimize yetmiyor” diyenlerinizi duyar gibiyim…
Sorarım; anayasa ile tüzüğün gücü aynı mıdır?
Tüzük sadece üyeleri bağlar, anayasa bu şehirde yaşayan herkesi.
Bilmem anlatabildim mi?
*
Başkanlar o yayında, çok değerli projelerden söz ettiler, hepsi de ayrı bir yazının konusu olacak kadar değerli.
Ancak gündem doğal olarak transfer olunca, Enes Çelik’in 5 transfer daha açıklaması, süper lig ayarında demesi, bakan beyi, Bozbey’i devreye sokması, pozisyonları açık etmesi, bugün medyanın elindeki transfer dosyalarının yarısını çöp kutusuna göndermeye yetti.
Hadi itiraf edin arkadaşlar, hiç alışık olmadık bir şekilde Başkan Çelik’in transfer sürecini Sudoku çözmeye dönüştürmesi, sizin de hoşunuza gitmedi mi?
Ya da şöyle diyelim;
Amiral Battı oynadığımız günlere dönmedik mi?
Rahmetli Murat Gülez’den bu yana böyle bir transfer süreci yaşamamıştık.
Nur içinde yatsın.
Anayasa da onun fikriydi.