Devrenin bitimine üç maç varken isimler, görüşmeler, transfer haberleri bir anda boca ediliverdi üstümüze ve futbolun prime time dönemi, çorap söküğü gibi gelen görüşme, anlaşma iddiaları ile başlayıverdi.
Ama o da ne!
Kulübün ikinci başkanı ve basın sözcüsü Oğuzhan Kutlucan, bir gün sonra, sosyal medyada ortaya atılan iddiaların gerçek olmadığını, devre bitmeden oyuncu ya da kulüplerle bir anlaşmanın yapılamayacağını ve üstelik kalan üç maçlık performansları görmeden adım atmayacaklarını açıklayınca, transfer balonu bir anda pörsüdü, manasını yitirdi.
Uzunca bir süredir, bize transfer ile ilgili soru geldiğinde diyorum ki;
Merak ediyor muyum, evet…
Araştırsak öğrenebilir miyiz, kuvvetle muhtemel…
Peki bildiklerimizi yazabilir, konuşabilir miyiz, hayır…
Neden?
Resmî bir açıklama hazırlığı bile yokken, oyuncu isimlerini ifşa etmek, kulübe para ve zaman kaybettirebilir, hatta simsarların ekmeğine yağ da sürebiliriz.
O halde sadece kişisel açlığımızı gidereceksek ve ismi kendimize saklamak icap edecekse eğer, niye arı kovanına çomak sokalım ki?
***
Bakın arkadaşlar…
Ömrümüz transfer bulmacası çözmekle geçti, yıllarca bu alanda ölümüne bir rekabet yaşadı Bursa medyası.
Vakıfköy’deki çınar ağacının dalları arasına yerleştirdiğimiz ve saatlerce kıpırdamadan gelen gideni kayıt altına alan kamera/kameraman sayesinde tanıdı Jorg Berger’i Bursa…
Kulüp müdürünün açık penceresinin altında iki büklüm içerideki konuşmaları dinlerken duyduk ilk kez İvko Gançev’in ismini…
Elimizde sadece bir plaka bilgisinin dışında hiç bir veri yokken, Bursa caddelerinde, sokaklarında saatlerce aradığımız 26 plakalı aracı Masal Bar’ın önünde görünce içeri bir dalışımız vardı ki, unutamam, baskın yapınca kaçacak delik aramıştı rahmetli futbol şubesinden sorumlu yönetici.
Daha yüzlercesini sayabilirim de, sıkılırsınız.
***
Taraftarın transfer haberi duymak istemesi, takımının daha güçlü, daha estetik ve özel yeteneklerden kurulu bir kadroya sahip olmasını hayal etmesi, bulunduğu ligi domine etmesini görme arzusunda olması kadar daha doğal ve masum bir beklenti olamaz.
Ama en iyi haberin ve haberciliğin tek istisnasının ‘transfer’ olmadığını anlamak için biraz tecrübe, bir miktar da vizyon ve futbol bilgisi gerekiyor ki, asıl mesele dünyada spor gazeteciliğinin geldiği noktayı görebilmek
Yoksa…
Bu gözler, transfer harekatı adı altında 40 ismi bir sayfaya sığdırıp, 3-5’i de gerçekleşince “ilk biz yazmıştık” diyenleri de gördü.
Halbuki…
Bu oyun her ne kadar bahis marifetiyle kirlenmiş olursa olsun, sahada ne olup bittiğini, maçların sadece dakika ve skor vererek değil, akılla, teknik bir dil ve anlatımla, sonuç üzerinden değil, daha maç başlamadan kadro üzerinden analiz yapabilme becerisi ve öngörüsüyle anlatılması, futbolseverin oyunu tanıması ve dar kalıplardan kurtulması bakımından da çok önemli.
Şimdiki genç taraftar kitleleri, emin olun futbolu yazan ve konuşanlardan çok daha derinlikli bilgi ve vizyona sahip.
Masanın bu tarafında ise futbolu farklı bakış açıları ve zihin açıcı analizleriyle yorumlayan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunlardan biriyle program yapıyor oluşum da bu açıdan çok kıymetli ve benim için keyifli.
Ve bir de konu Bursaspor olunca, insan ister istemez daha dikkatli ve özenli habercilik yapma ihtiyacı duyuyor.
Uçurumun kenarından dönmüşken kulüp, bireysel ego ve tıklanma ihtirası ikinci planda kalıveriyor birçokları için.
Aslında herkesin dönüp kendine sorması gereken soru şu;
Önce gazeteci sonra Bursasporlu musun?
Yoksa…
Önce Bursasporlu sonra gazeteci misin?