Türkiye gerçeği, başkan ne derse o!

En az üç takımın, daha lig başlamadan havlu attıkları konuşulsa da, Yeni Malatya başta olmak üzere, Adanaspor ve Yeni Mersin’in de ligden çekileceklerine asla ihtimal vermiyorum, hele Kırklareli gibi borcu harcı olmayan bir şehrin ‘ben yokum’ demesi abesle iştigal. Bu kulüpler nispeten zayıf kadrolara sahip olsalar ve düşmenin en belirgin adayı gibi görünseler de, sezona başlayacaklar, güçleri oranında mücadele edeceklerdir.
Dolayısıyla bizim ilk iki deplasman ve bir iç saha maçında sanki karşımızda rakip olmayacakmış da, puanları hükmen cebe indirecekmişiz gibi bir algı yaratılmasını son derece anlamsız buluyorum. Bu durum motivasyonumuzu düşürmemeli ve karşımıza çoluk-çocuk çıksa bile sanki en güçlü rakibimizle kozlarımızı paylaşıyormuş gibi ciddiyetle hareket etmeliyiz.
Gelelim sıcak gündemde olan bitenlere…
Dün öğle saatlerinde bu satırları yazarken, federasyonun 16 ay önce oynanmış ve sonucuna doğrudan tesir edildiği kanaatine varılmış bir maçın dosyasını ‘pat’ diye gündem masasına koymuş olmasının şaşkınlığını hala üzerimden atamamıştım.
Ankara-Nazilli maçında sahada kim varsa herkesi aynı torbaya tıkıp, tedbirli olarak disipline sevk etmişler.
Ama bence top toplayıcıları unutmuşlar, onlar da maç sıfır sıfır bitsin diye çok ağır hareket etmişlerdir, hatta tribündeki taraftarın da bu işe ortak olmadığına bizi kim inandırabilir ki?
Başkan, şahsi hesabından söylenmesi gereken ne varsa söyledi, açıklamanın en dikkat çekici tarafı ise; bir kalecinin öncelikli görevi gol yememek olduğu halde, golsüz sona eren bu karşılaşmada başka ne gibi bir sorumluluğu ve tezgahta nasıl bir rolü olduğunu sordu ki, yerden göğe kadar haklı.
Peki şimdi ne olacak?
Olacağı üç aşağı beş yukarı söyleyeyim ben size…
Dosya federasyon başkanına ben bu yazıyı yazarken çıkartılmak üzereydi, yani bu ülkede gelenek olduğu üzere kararları kurullar, komisyonlar değil, başkanlar verdiğine göre, o ne derse o olacak.
Kişisel tahminim, sevk edilen kim varsa en iyi ihtimalle 1,5 ile 3 ay arasında ceza alır, 6 ay ya da bir ve üzeri yıl olabilmesi için para alışverişinin de olması ve kanıtlanması gerek, oysa burada bir hatır-gönül ilişkisi vardı ve Nazilli bu sonuçla ligde kalmıştı.
Şimdi bu durumda Anıl’ın en masum mağdur olduğu, bu maçta görevini yaptığı, tek kusurunun o gün sahaya çıkmak olduğunda hemfikiriz.
Eğer adalet bu coğrafyayı henüz terk etmemiş olaydı, Anıl’ı değil tedbirli olarak disipline sevk etmek, adını bile dosyaya yazamazlardı.
Kurul, kararı Başkan vereceği için topu ona atmış.
Şimdi eğer Anıl’a bir ceza gelirse, eğer bu ceza da üç beş ayı kapsarsa, bir kaleci alınması şart.
Kerem Matışlı’ya sonsuz güven duysak da, bir kaleci transferi mutlak yapılmalı.
Sezonun başlamasına bir kaç gün kalmışken, bu saatte kaleciyi nerden bulacağız diye sakın endişe etmeyin, şu dönemde alınması en kolay ve zahmetsiz oyuncu kaleci olur, süper ligden bile kiralarız.