Başkanın yerel değil de evrensel bir figür olmasının ne denli değerli olduğunu en az üçüncü kez bizzat yaşayarak test etmiş bir camiayız…
*
Aralık 2015…
Timsah Arena, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılıyor… Başlama vuruşunu bizzat o yapıyor.
Yanında, yöresinde onlarca insan.
Olması gereken yok ama…
Bursaspor Kulübü’nün ‘1’ numarasını stada bile sokmuyordu korumalar, rica minnet protokol tribününe girebildi.
*
Levent Kızıl…
Zor zamanda, giydiği ateşten gömleği bile bu kadar mı iyi taşır bir insan!
Meteliğe kurşun atacak haldeydik ama kurşun almaya bile paramız yoktu.
Birbirinden ünlü ulusal/global firmaların sponsorluğunu kulübe taşıdı.
Yerel değildi…
İngiltere kraliçesi ile karşılıklı kadeh kaldıran biri nasıl yerel kalabilirdi ki!
Şahane bir kadro kurup, en doğru teknik adamı getirdi ve Bursa’yı da kucaklayan o sempatik dev adam, bizi düştüğümüz çukurdan ‘zınk’ diye çekti, çıkardı…
*
İbrahim Yazıcı…
2010’daki şampiyonluğun diplomalı mimarı!
Milletin en derin uykuda bile görmeyi beceremediği şampiyonluk rüyasını gerçeğe dönüştürdü.
Kıt kaynakların ustaca kullanımı konusundaki başarısı, akademilerde ders niteliğinde araştırılmalı, okutulmalı.
O sene yaptıkları, altyapıyı süper lige kadar taşıdığı süreçte başardıklarını gölgede bıraksa da, o iş bence şapkadan çıkardığı en büyük tavşandır…
Yerelden ulusala uzanan çok geniş bir hinterlanda sahipti.
*
Ve şimdi Enes Çelik…
Bursa’nın evliyaları Arap şeyhlerinden birine görünse de bizi bu borç batağından kurtarsa diye mucize beklerken, koca bir camiayı bir yıl dolmadan; magmadan stratosfere doğru uçurdu, zihinsel bir devrim gerçekleştirdi.
Profesyonelliğin en alt seviyesindeki bu şampiyonluk, onun hayal perdesinin güpüründeki dikiş bile değil…
O kadar çok söylenmemiş söz var ki onun için, bugün konumuz bu değil diye erteliyorum şimdilik.
Soyadının yanına kendi özgül ağırlığını koyunca kilitli bütün kapıları birer birer açan bir gönül çilingirine dönüşüverdi.
Bu kulübü tekrar Avrupa’ya götüreceğine söz vermiş olsa da, sabırsızlığı malum, bir kaç sene daha beklemektense Avrupa’yı, hatta dünyayı Bursa’ya getireyim deyiverdi…
Nasıl yaptı bunu?
Mahmut Orhan’la…
O ne geceydi yarabbi!
Şimdi düşünüyorum da;
Süper lige çıktığımızda böyle bir gece yapılırsa, sahnede kim olabilir ki?
Sanata ve sanatçıya saygım büyük.
Biz maksimum Ebru Gündeş’le coşmuşken, o da playback;
Yeni sezon formasını da havuz başında bir kaç güzel kıza giydirmek suretiyle tanıtım yaparken, şimdi formayla Mahmut Orhan’ın sırtında tanışmak ne büyük bir ayrıcalık.
Yeri gelmişken, söylemesem olmaz…
Formaları beğenmeyenler olmuş.
Be arkadaş…
Duyan da Gucci’den giyindiğinizi zanneder.
Hadi diyelim haklısınız;
O formanın içindekinin hiç mi hatrı yok.