Bursaspor oyuncağınız değil...

Özlüce'de nefes alan herkesin, kaprisi egosu, iş bilmezliği, ben bilirimciliği sayesinde Türkiye'ye rezil oldu Bursaspor...
Küme düşme ve Süper Lig'e çıkamamadan daha kötü bir imaj erozyonudur Adana Demirspor yenilgisi öncesi ve sonrasında kameralar önünde yaşananlar...
Hangi akla hizmet takımı maç günü Adana'ya deplasmana götürmek...
Neymiş, Adana Demirspor da Bursa'ya öyle gelmiş...
Bahane de bu...
Rakip takımın taraftarları takımı gece otelde uyutmazmış...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırları içinde asker ve polis seni öyle bir korur ki, sen yatağında mışıl mışıl uyur, keyfili rüyalarına dalarsın, üşüme diye de senin üstünü örter, kendini siper eder uyanmazsın...
Bu takım asker ve polisi sayesinde geçmiş yıllarda yaşanan olaylarda Van'da, Malatya'da, Elazığ'da, Diyarbakır'da burnu kanamadan maçını oynayıp gelmedi mi Bursa'ya...
O nedenle bu kadar sığ ve ucuz bahaneler arkasına sığınıp yaptığınız skandal hatayı örtmeye kalkmayın...
Takım gece saat 21.00'de tarihinin en kritik maçını oynayacak, futbolcular sabah 06.30'da Bursa'da uyanıp Adana'ya yola çıkacak...
Bunun maç toplantısı var, oyuncunun dinlenmesi var, cafe-break kısmı var, oyuncunun maç öncesi masajı var, otele yerleşmesi var, uyuması var...
Daha sıralayayım mı?
Var da var...
Gece Özlüce Tesisleri'ndeki olaya gelince...
Tamamen iletişimsizlik ve kriz çözememenin sonucudur yaşananlar...
Takımın teknik direktörü takımın kaptanını kadroya almıyor (buna kimse bir şey diyemez, hocanın hakkıdır) takım kaptanı herkese postayı koyuyor, tesisten çıkıp gidiyor, çıkıp gittiği an takım arkadaşlarından biri gizli fotoğraflarını çekiyor, bunu medyaya servis ediyor...
Kerem Can Akyüz delikanlı gibi çıkıp 'Takımı sabote edenler var derken' doğru söylemiş...
Bugüne kadar iyi gelmiş bu kadar hainliğin içinde takım...
Aslında Bursaspor bitmiş, jopa dönüyor, biz de saf saf izliyoruz...
Özer Hurmacı'daki kapris Messi'de yoktur...
Takımın kaptanı olabilirsin, rütben de yüksek olabilir ama unutma eninde sonunda bir oyuncusun...
Ve teknik direktörünün, yöneticinin, başkanının koyduğu kurallara uymak zorundasın...
Böyle bir kriz anında tansiyon yüksekken takım kaptanını otobüsten indirmek skandalların daniskası...
Uzatma işi, olayı büyütme, krizi yönet, götür Adana'ya, gönder tribüne, olay da böyle basit bir şekilde kapansın...
İrfan Buz maalesef takımın maç günü Adana'ya gitmesine onay vermekle ve Özer Hurmacı olayı nedeniyle tamamen sınıfta kalmıştır...
Bursaspor daha maça başlamadan mücadeleyi kaybetmiştir...
Ve ne yazık ki, İrfan Buz'un yıllar önce İstanbul'dan Bursa'ya dönüş yolunda otobandaki bir dinlenme tesisinde otobüs içinde başlayan Bursaspor teknik direktörlüğü görevi yine bir otobüs skandalıyla sona ermiştir...
Buna da kaderin cilvesi deniliyor...
Gelelim işin yönetim kısmına...
Senin eğer kulüpte bir idari menajerin yoksa, çakma olmayan(!) sportif direktörün yoksa, teknik menajerin yoksa, iletişim direktörün yoksa, futbol şube sorumlun yoksa bugünlere iyi gelmişsin...
Böyle kulüp yönetmek muz cumhuriyetinde bile olmaz...
Özlüce Tesisleri başıboşluktan nargile kafeye döndü, duman dumana gidiyor...
Kusura bakmayın da Bursaspor kimsenin oyuncağı değil...
Oyuncun çıkıyor ekrana "Biz kasım ayından bu yana para almıyoruz, personel de 8-9 aydır maaşını alamıyor" diyor...
Türkiye'ye rezil oluyorsun...
'Para yoksa niye aday oldun demezler mi?' adama ki diyorlar da...
Sezon başında yaklaşık 70 milyon TL giriş oldu kasaya...
Muhammed Şengezer, Muhammed Emin Sarıkaya, Emir Şenocak'ın satışlarından 8 milyon TL, Umut Meraş'tan 1,3 milyon Euro, Ertuğrul Ersoy'dan 750 bin Euro, Stephane Badji'den 600 bin Euro, Okan Kocuk'tan 450 bin Euro gelir elde etti kulüp...
Ayrıca 16 milyon liralık paraşüt yardımı söz konusu...
Bir de yardımlarda toplanan paralar var...
Rakamlarda ufak yanılmalar olabilir bunlar bize yansıyan kısmı...
Ama ne personel maaş almış ne futbolcu ne kulübe mal veren esnaf...
Parasızlıktan Vakıfköy bile kapatıldı, genç oyuncular parkta bahçede çalıştı, yıllık 550 bin TL geliri olan Futbol Okulu 5+3 yıllığına özel bir firmaya devredildi...
Futbol Okulu'nun sudan ucuz bir bedelle 5+3 yıllığına devredilmesi başlı başına bir skandaldır...
Peki, kimseye ödeme yapılmadıysa bu kadar para nereye gitti...
O nedenle istifa bir erdemdir, bu dakikadan sonra vakit kaybetmeden alınacak bir olağanüstü kongre kararı kulübün önünü açacaktır...
Olası bir olağanüstü genel kurulda kim göreve gelecekse işi hiç kolay olmayacak...
Artısı eksisi bilinmez, ivedilikle ödenmesi gereken yaklaşık 60 milyon TL, toplamda 450 milyon TL borç var...
Bu sezon parasını alamayanlardan önce ilk olarak Tomas Sivok, Tomas Necid, Henri Saivet ve Jires Kembo'ya (yaklaşık 3,5 milyon Euro) ödenmesi gerekiyor puan silme ve transfer yasağının gelmesini önlemek için...
Bu sezon -3 puanı bu kadroyla kurtaramadı Bursaspor, gelecek sezon için silinmesi muhtemel -9 puan, transfer yasağı ve sözleşmesi biten, veda edip giden ondan fazla oyuncu var...
Eğer bir kongre olursa başkan adayının da bunları bilmesi en doğal hakkı...
Bir de başkanlığa soyunacak kişiye özel bir rica, lütfen hariçten gazel okuyanlara prim tanımasın...
Bu kulübün başına ne geldiyse çok bilenlerden(!) geldi...
Bu arada her divan toplantısında herkese akıl veren, mangalda kül bırakmayan Denetleme Kurulu'nun başkanı da tüm bunlar cereyan ederken sus pus olmayı başararak ayrı bir boyut kazandırdı yaşananlara...
Sayın Denetleme Kurulu'nun başkanı geçmişte her konuda konuşurken şimdi niye hiç sesiniz çıkmıyor acaba?
Kulübün genel müdürü kısa çalışma ödeneği nedeniyle belirli günlerde mesaide, tek derdi kendi koltuğu olan personel istediği gibi yönetiyor işleri...
Teknik direktörün maçtan bir gün önce basın toplantısında 'Bizim formamız daha büyük' diyerek spor kültürüne uymayan sözlerle rakibini küçümsüyor ve gaza getiriyor...
Her galibiyetten sonra türlü türlü cisimlerle soyunma odasında poz veren kaleciye bu kez Adana Demirspor cephesinden yanıt geliyor...
Ne kadar amatörlük varsa Bursaspor'da oldu bu sezonda...
Sen Bursaspor'sun çıkıp yenersin yenilirsin, edebinde sevinir üzülürsün...
Böyle saçma sapan işlere bulaşırsan, rakip de bir gün gelir taşı gediğine koyar...