Hava Durumu

Tahta için kaldı iki şans

Yazının Giriş Tarihi: 07.10.2020 08:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.10.2020 08:24

Bir transfer dönemi daha bitti...
Bursaspor'u takip eden bizler için mesleki açıdan rahat bir dönem geride kaldı...
O oyuncu geldi, şu oyuncunun peşindeler gibi ikilemler içinde kalınmadan geçti bu süreç...
Ama madalyonun bir diğer yüzü var ki Bursaspor açısından vahim olan durum pek yakında içinden çıkılmaz bir hale bürünebilir...
Bursaspor'un transfer tahtası kapalı... Bunu artık sağır sultan bile biliyor...
'Kulüpte para yok, oyuncu alınamadı' gibi basit bir söylemle geçiş-tirilebilecek bir durum yok ortada...
Kurallara göre Bursaspor ara transfer dönemi ve gelecek sezon başı transfer döneminde tahtayı açmadığı takdirde, 2021-22 sezonuna -6 puanla başlayacak...
Yani FIFA diyor ki, "Arkadaş borcunu bir şekilde öde. Ödemezsen 6 puanla başlarım silmeye, bir alt lige düşürmeye kadar giderim..."
Onun için bu dönem böyle geçti, ama önümüzdeki iki transfer dönemi bu işin başında kim olursa olsun tahtayı açmak zorunda...

KULÜBENİN EKSİĞİ MENAJER

Ozan İsmail Koç, 4'üncü lig, toplam 7'nci profesyonel maçında 2'nci kırmızı kartını gördü...
İlk kırmızı kartı geçen sezon Karagümrük maçındaydı, bu hafta da sonradan oyuna girdiği Tuzlaspor maçında yine kırmızı kartla oyun dışında kaldı...
Ozan'ın kolay kırmızı kart görmesi farklı bir konu...
Bu konunun içinde konsantrasyon, motivasyon, psikoloji, oyun bilgisi, pozisyona giriş şiddeti gibi hususlar var...
Yani konu derin...
Biz de o yüzden bu konuya burada değinmiyoruz...
Açıkça söyleyeyim, Tuzlaspor maçında Ozan'ın oyuna girdiği sırada yaşananların ve gördüğü sarı kartın tek sorumlusu oyunun kontrolünü kaybeden hakem Turgut Doman ve 4'üncü hakem Murat Olcar'dır...
Burada asıl sıkıntı Bursaspor yedek kulübesindeki işleyiş...
Mustafa Er doğal olarak sahaya bakıyor ve oyunu okumaya, takımını yönlendirmeye çalışıyor...
Yardımcısı Fazlı Tan bir yandan oyunu izliyor, notlarını alıyor, diğer yandan değişiklik kağıdını 4'üncü hakeme iletiyor...
Aynı anda Mustafa Er oyuna giren oyuncusuna taktiği veriyor...
Pandemi kuralları gereği saha komiserleri de olmadığından 4'üncü hakem değişiklik için tabelayı hazırlıyor...
Takımın diğer antrenörleri Fatih Şen ve Serdar Kurtuluş da lisansları yetmediği için tribünde... İstanbul'da tam önümde olduğu için söylüyorum...
Bir pozisyonda kulübeden Özer Hurmacı hakeme saldırıyor, Ali Akman ayağına aldığı darbenin acısıyla rakibine arkadan sert girmeye çalışıyor, Allah'tan yetişemiyor, Mustafa Er de Özer'i tutup, Ali'ye sakin olmasını hatırlatmak için avazı çıktığı kadar bağırıyor...
Kenardan baktığında tam bir çorba...
Bu iş teknik direktörün işi değil... Mustafa Er nasıl konsantre olsun oyuna, hangi birine baksın... Bu işler menajerin işi...
Kulübede bir menajer olmazsa bu tarz daha çok sorun ortaya çıkar...
O nedenle yönetimin ivedilikle menajer sıkıntısını çözmesi gerekiyor... Bu durum çünkü hem oyuncuya hem teknik heyete hem de yönetime zarar veriyor...

'PARA' TEMALI SIKINTI

Sedat Dursun'u bu satırlardan en çok savunan isimlerdenim...
Hatta onun için eski teknik direktör Yalçın Koşukavak ile defalarca karşı karşıya geldim...
Babamın oğlu değil, söylenildiği gibi akrabalığım da yok, Bursaspor'da oynamasa yoldan geçse tanımam...
Mesut Mestan döneminde büyük 'kazık' yediği ortaya çıktı, yıllık 165 bin liraya imza attırıldı, iyileştirme sözü verildi, tutulmadı, açıkçası bir önceki dönemde kandırıldı...
Onu yine bu satırlardan savunduk, kulübü TFF'ye bildirmediğini kamuoyuna yine biz duyurduk... Ama Altınordu maçı dönüşünde otobüsten yaptığı paylaşımı da ona yakıştıramadık... Yönetimin iddiasına göre, iyileştirme talebinde kapıyı yıllık 2 milyon liradan açtığını öğrendiğimizde 'küçük dilimizi' yuttuk...
Biraz fedakarlık yap denildiğinde de 1.2 milyon liraya kadar indiğini öğrendik...
Yönetimle anlaşamadı, yönetimin başka kulüplerden istediği 1 milyon lira üstü teklifi getiremedi, işler bu noktaya kadar geldi...
İplerin gerildiği dönemde, "Bursaspor'da oynamak istemiyorum" dedikten sonra özür dileyip "Bir yere gitmek istemiyorum" açıklamasını yaptı...
Bunların hepsi kısa bir süre içinde yaşandı...
Teknik direktör Mustafa Er, Sedat konusunda olayların sadece Altınordu maçının kadrosunda almama kısmında yer aldı... Yani işin gergin bölümü Sedat ile yönetimin arasındaki 'para' temalı sıkıntıdan kaynaklandı...
Sonuçta da Sedat kadro dışı kaldı...

ÜSTÜNÜ KAMAT ÇİZDİ

Arda Turan bir röportajında, "Bana çalım atmayı Serdar Özkan öğretti" demişti...
Kimilerinin benzetmesi gibi 'Telefon kulübesinde adam geçer' tarzında yeteneğe sahipti... Yeteneklerinin son demini Antalya-spor'da forma giyerken kısmen gösterdi, geçen sene devre arasında Side kampında ani bir operasyonla Bursaspor'la 1,5 yıllık sözleşme imzaladı...
Parasının da ilk bölümünü BTSO ödedi...
Geçen sezon Altay maçında sakatlandı...
Geçmişe baktığımda son Kovid-19 PCR testi pozitif çıkmasıyla birlikte toplam kariyerinde 190 gün sakatlıklarla boğuştu...
Bu sezon takıma geç katıldı, sezon başında neredeyse idman yapmadı...
Hakkı yenmez, bir gerçek var, takım Süper Lig'e çıkamadıktan sonra gemiyi terk etmedi...
Bursaspor'da kendisinden beklenti büyüktü, şu ana kadar karşılığını veremedi...
Takımın en çok maaş alan oyuncularından biri, belki de başı çekeni...
Altınordu maçında oyuna girmedikten sonra saha kenarında gözümüzün önünde öfkelendi, siniri geçmeyince teknik direktör Mustafa Er'le gırtlak gırtlağa geldi...
Kulüpten aldığım bilgiye göre Özlüce'deki bu ilk vukuatı değildi...
İş başkan Erkan Kamat'a gitti, Kamat da isminin üstünü çizdi...
O da Sedat Dursun gibi kadro dışı bırakıldı...
Serdar Özkan'ın yeteneğine şapka çıkarırım... Ancak, oynatmadı diye, teknik direktörün üzerine yürümek, 'Bu işi bir tek ben bilirim' demek, onu haklıyken haksız duruma düşürür...İş, içinden çıkılmaz alır ve aldı da...
Sosyal medyadan hem teknik direktörü hem de yönetimi camianın önüne atmak da onun kariyerinde bir oyuncuya hiç yakışmadı...
Kimilerine belki sempatik geldi ama bu davranışı da onun için büyük bir eksi yazdı...

VAKIFKÖY CEZAEVİ DEĞİL

Markaj programında yıllarca dile getirdim, sevgili Osman Aktaş'ın paylaşımını görünce yine tekrarlama gereğini duydum...
Bursaspor'da yıllardır süren çağdışı bir ceza yöntemi var...
Kadro dışı bırakılan oyuncu doğrudan Vakıfköy'e gönderiliyor...
Sanki Vakıfköy Orhan Özselek Tesisleri bir cezaevi...
Böyle bir algı yaratılıyor...
Ve ne yazık ki aynı hataya mevcut yönetim de düşüyor...
Oysa Bursaspor'un asıl merkezidir Vakıfköy...
Mesela, Tuzlaspor maçında kadrodaki 21 oyuncunun 15'i Vakıfköy orijinli...
Kulübenin tamamı, sahadaki 11'in 5'i Vakıfköy'den çıktı...
Teknik kadronun tamamı da futbol topuyla daha çocukken Vakıfköy'de tanıştı...
Unutulmasın Vakıfköy olmasaydı, Ozan Tufan'dan, Enes Ünal'dan ve nicelerinden elde edilen milyonlarca Euro kulübün kasasına girmezdi...
Yönetimlerin aldıkları her ceza onları bağlar, biz de saygı duyarız, doğruluğu ya da yanlışlığı zaman içinde ortaya çıkar...
Sonuçta bir iç işleyiş söz konusudur...
Sedat ve Serdar'ın kadro dışı bırakılmasıyla Vakıfköy yine gündeme geldi...
Yönetim, geçmişteki yönetimlerin hatasına yine düştü, kolaycılığı, yani gelenekçiliği seçti, oyunculara Vakıfköy'ü gösterdi...
Şimdi oradaki genç oyuncuların psikolojisini düşünün...
Problem yaşamış oyuncularla bir arada çalışacaklar...
İnanın bu ceza yöntemi kulübe yarardan çok zarar getirir...
Vakıfköy'ün imajını zedeler, genç oyuncuların psikolojisini bozar...
O nedenle eğer bir ceza verecekseniz, Özlüce'de takımın antrenmanının dışında olan bir zaman diliminde çalıştırın söz konusu oyuncuları... Vakıfköy'ü de eski güzel imajıyla baş başa bırakın...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.