Ekonomi, bazen dalgalı bir deniz, bazen sarp bir dağ yolu…
Bu hafta gelen ihracat datası göğsümüzü kabartırken, aynı zamanda enflasyonunun sıcak nefesini de her ne kadar düşüş trendini sürdürse de ensemizde hissetmeye devam ediyoruz.
AR-GE’ye ayrılan bütçe, geleceğe dair umut mu vadediyor, yoksa “kâğıt üzerinde mi kalıyor?” sorusunu ister istemez sorduruyor.
Savunma sanayimizin küresel sahnedeki atılımları yüzümüzü güldürüyor.
Peki tüm bunlar, bu tablo bize ne anlatıyor?
Temmuz İhracat-İthalat Verileri: Rekorlar ve Görünmez Tuzaklar
Ticaret Bakanlığı’nın 2 Ağustos’ta açıkladığı Temmuz 2025 dış ticaret verileri, adeta bir zafer havası estirdi. İhracat, geçen yılın aynı ayına göre %11 artarak 24 milyar 952 milyon dolara ulaştı; bu, tarihimizin en yüksek aylık mal ihracatı! Ocak-Temmuz döneminde ihracat %5,2 büyüyerek 156 milyar 360 milyon dolara, ithalat %6,9 artarak 212 milyar 221 milyon dolara tırmandı. Dış ticaret hacmi %7,8 artışla 56 milyar 327 milyon dolar oldu.
İhracatın lokomotifi imalat sanayi (%95,5 pay), özellikle ham madde (12,8 milyar dolar) ve yatırım mallarında (3,7 milyar dolar, %40,7 artış) parladı. Almanya (1,97 milyar dolar), İngiltere (1,66 milyar dolar) ve ABD (1,57 milyar dolar) en büyük pazarlarımız; AB’ye ihracat 10,1 milyar dolarla aslan payını aldı. Ancak ithalatın %83,6’sı imalat sanayi, %10,9’u madencilik ve taş ocakçılığı; yani ara malı bağımlılığımız hâlâ yüksek.
Dış ticaret açığı %12,1 azalarak 6,4 milyar dolara geriledi, ihracatın ithalatı karşılama oranı %79,5’e yükseldi. Güzel, ama “her şey tozpembe” demek için erken. Trump’ın %15’lik gümrük tarifeleri, zaten yüksek politika faizinin ekonomik sonuçları nedeniyle zor durumda olan tekstil ve otomotiv yan sanayimizi daha da zor duruma sokabilir. Ayrıca Trump’ın Rusya’dan enerji alan ülkelere yönelik ek tarife uygulamalarından bakalım biz de nasibimizi alacak mıyız? Bekleyip göreceğiz.
Elbette savunma sanayi ve yüksek teknolojili ürünlerle ihracat rekorları sürebilir hatta sürecektir, ama Afrika ve ASEAN gibi yeni pazarlara yönelmek şart. Ticaret Bakanlığı’nın “26 milyar dolar” hedefi için gözümüz kulağımız küresel ticarette olacak gibi…
Temmuz Enflasyonu: Ateş Düşüyor mu, Yoksa Harlanıyor mu?
TÜİK’in hafta başında açıkladığı Temmuz ayı TÜFE’si %35,05 ve bu rakam bir önceki aya göre hafif gerilemeye işaret ediyor. Ama İTO’nun geçinme endeksi %2,62’lik aylık artışla, yıllık %42,48’e işaret ediyor. Gıda enflasyonu %38,2, ulaştırma %41,7, barınma %44,3 ile hane halkını zorluyor. Enerji fiyatlarındaki artışlar (doğalgaz ve elektrik zamları) ve akaryakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar, beklentileri de haliyle olumsuz etkiliyor.
2024 Temmuz’unda TÜFE %61,8’di; 2025’te %35,05’e gerileme, TCMB’nin sıkı para politikasının eseri. Ancak çekirdek enflasyonu (enerji ve gıda hariç) irdelediğimizde yapısal sorunların varlığına işaret ediyor. Piyasa, TCMB’nin %43’lük politika faizinin enflasyonu dizginleyeceğini dair umutları her geçen gün zayıflarken sokaktaki vatandaşın “enflasyon düşecek” inancı hala pamuk ipliğine bağlı. Yılsonuna kadar TÜFE %30-32 bandına inebilir, ama enerji zamları ve emtia fiyatlarındaki oynaklık önemli bir risk. Gözümüzü açık tutalım; enflasyonla mücadele, salt politika faizi ile olacak iş değil. Biz bunu ilk söylediğimizde aksini iddia edenler bugün çark ettiler!
İSO’nun Temmuz PMI verisi 45,9’a düşerek sanayideki daralmayı teyit etti. Yüksek faiz, finansmana erişimi zorlaştırırken, konkordato ve istihdam kayıpları artıyor. SGK borçlarına yapılandırma beklentisi var, ama piyasalar umutlu değil. Hükümetin bu yükü hafifletecek adımları, artık bir zaruret.
AR-GE Bütçesi: Geleceğe Yatırım mı, Kağıt Üzerinde mi?
2025 Merkezi Yönetim Bütçesi’nde AR-GE’ye 1,2 trilyon TL ödenek ayrıldı; toplam bütçenin %8,3’ü. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Temmuz bültenine göre, ilk 7 ayda harcamaların %62’si (744 milyar TL) realize edildi. Savunma sanayi (TUSAŞ, ASELSAN), biyoteknoloji ve yenilenebilir enerji projeleri, bu harcamaların %55’ini oluşturuyor. Ancak özel sektörün payı sadece %30; KOBİ’lerin AR-GE’ye erişimi, yüksek faiz ortamında sınırlı. TÜBİTAK destekleri artsa da, bürokrasi ve finansman sorunları firmaları zorluyor. AR-GE, savunma sanayi ve yeşil enerjiyle ihracatı destekleyebilir, ama özel sektörü teşvik etmek şart. Aksi takdirde katma değerli üretimde sınıf atlayamayız. Hükümetin bu alandaki adımları, 2026 için umut vadediyor; yeter ki uygulama lafta kalmasın!
Önümüzdeki hafta ekonomi gündeminde neler var?
Küresel piyasalar ABD’nin Temmuz ayı TÜFE verilerini (13 Ağustos) ve Euro Bölgesi’nin ikinci çeyrek GSYİH büyümesini (14 Ağustos) konuşacak; her ikisi de küresel resesyon endişelerini şekillendirecek. Çin’in sanayi üretimi verileri, Asya piyasalarının nabzını tutacak. Türkiye’de ise TCMB’nin 14 Ağustos’ta açıklayacağı ödemeler dengesi verileri, cari açıkta daralma olup olmadığını bize gösterecek. Ayrıca, Hazine’nin 12-13 Ağustos’taki tahvil ihaleleri ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın savunma sanayiine yönelik yeni teşvik paketi açıklanması bekleniyor. Küresel ticaret savaşlarının gölgesinde, Türkiye’nin ihracat odaklı büyüme hamlesi ve yeşil enerji yatırımları (7 milyar dolarlık uluslararası fon) hakikaten umut vadediyor.
Sabır, Strateji ve Cesaret
İhracat rekorları, enflasyonun yavaşlayan temposu ve AR-GE’ye ayrılan ödenekler, geleceğe umut ışığı yakıyor. Ama yüksek faiz, ara malı bağımlılığı ve sanayideki kırmızı alarmlar, dikkatli olmamızı söylüyor. Türkiye, bu kaotik ortamda doğru adımlarla sıyrılabilir: Katma değerli üretim, yeni pazarlar ve özel sektörü AR-GE’ye teşvik edecek politikalar… Hepsi, umutları yeşertmek için birer anahtar. Unutmayalım, ekonomi sadece rakamlardan ibaret değil; insan odaklı bir bilim. O yüzden, sabırla, stratejiyle ve cesaretle yola devam!
Haaa az daha unutuyordum.
Bu hafta durup dururken anlamsız bir biçimde KKM ve maliyeti haberleri basına servis edilmeye başlandı.
O dönem KKM’yi ağır dille eleştirenlerin bugün bu devletin (vatandaşın) ödediği faiz yükünü görünce dudakları uçukluyor ama çaktırmıyorlar.
Nihayet bu yazıyı kaleme aldığım dakikalar da öğrendim ki; Sn. Cumhurbaşkanımız önceki dönem Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Nureddin Nebati’yi Dolmabahçe’de kabul etmiş ve 1,5 saatlik görüşmede ekonomik konular istişare edilmiş.
Şimdi hafta boyu servis edilen KKM haberleri benim için çok daha anlamlı hale dönüştü! Dolayısıyla swap hariç net rezerv tarifi benim için ne kadar anlamlı ise bu KKM haberleri de an itibariyle benim için o kadar anlamlı!
Eminim bu yazıyı okuyunca sizin içinde öyle…
Bekleyip göreceğiz.