Hava Durumu

Yazdan bize kalanlar: Vitrinde büyüme, tezgâhta borsa, kasada altın

Yazının Giriş Tarihi: 08.09.2025 08:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.09.2025 08:01

Büyüme: “Vites küçültmedi” ama motor hâlâ iç taleple yürüyor!

Türkiye ekonomisi 2025 ikinci çeyrekte yıllık bazda %4,8 büyüme gösterdi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış çeyreklik hali ise %1,6. TÜİK biliyorsunuz serisini revize etmişti. Bu revizyonla birlikte fotoğraf daha da net…

İnşaattan hizmetlere kadar büyümeye olan katkı baya homojen iken net ihracatın büyümeye katkısının ise negatif olduğunu söylemek lazım.

İnşaat yıllık %10,9 ile başrolü alırken, çekirdek hizmetler (toptan-perakende, ulaştırma, konaklama) çeyreklik ivmeyi taşıyor; tarım geride. Harcama tarafından bakınca iç talep yıllık büyümeye 6,2 puan katkı verirken net ihracat −1,4 puanla azaltıyor; stok değişimleri veriyi çeyrekte şişiriyor.

Bu tablo, “ekonomik aktivite ikinci çeyrekte soğudu” şeklinde daha önce yapılan yorumlarla da pek örtüşmüyor. Zira gelen büyüme rakamı potansiyelin oldukça üstünde gerçekleşti.

Büyümede kaynağın büyük kısmı da harcamalardan gelince anlıyoruz ki, talep koşulları dezenflasyonla uyumlu değil.

Kısacası, büyümede vitrin parlak ama “içeriden yani cepten yiyoruz.”

Ortodoks cephede vaziyet aynı. Gelen büyüme ve enflasyon verilerinden sonra eylülde 300 baz puan faiz indirim ihtimalinin zayıflığına dikkat çekiliyor.

Reel kesimden gelen “yandık, bittik, battık” söylemleri ile verinin arasındaki uçuruma dikkat çekti Ortodoks perspektif. “Allah Allah” dediler içlerinden yüzümüze karşı… Acaba dediler “fazla mı direttik bu yüksek faiz işinde”. “Kantarın topuzunu kaçırdık mı acaba” dediler. Ama aksine “talep dinamiği hâlâ güçlü, dezenflasyon ise sabır istiyor” dediler kameralar karşısında. Onlar tam böyle söylerken Türkiye’nin demir çelik devlerinden biri, bir Bursa firması konkordato ilan ediyordu.

Ama olsun. Acı reçete bir gün netice verecek!!!

Neresinden bakarsak bakalım Reel kesimin yaşadıkları ve feryatları ile gelen büyüme verisi arasında uzak ara fark var. AB’deki siyasi ve tarife riskleri ile rekabetçi olmayan kur nedeniyle büyümenin gücünü içeriden aldığını söylemek mümkün. Ama her halükarda veri biraz kafaları karıştırdı.

Borsa: Düğün müydü, düğüm müydü?

Haftanın en sert hikâyesi Borsa İstanbul’daydı. BIST 100, 2 Eylül’de gün içi satış dalgasında %-5,5’e kadar sarkıp günü %-3,57 kayıpla kapattı; hafta genelinde de yaklaşık %-4,95 düşerek 11.300’lerden 10.729 puana indi. Siyasi başlıkların ısıttığı haber akışı kırılgan siniri tetikleyince teknik seviyeler domino taşı gibi devrildi. Bu esnada 1 Eylül itibarıyla güncellenen işleyiş kuralları devreye girdi: endeks bazlı devre kesici tek aşamada frene bastı, açığa satışta “yukarı adım kuralı” ise panik anlarında zemini yumuşattı. Fakat bu düzenek trendi tek başına çevirmez; sadece virajda hız kesip zaman kazandırır.

Düşüşün tek sebebi yoktu. Bir yanda değerleme–faiz tansiyonu: yüksek nominal faiz, iskonto oranını artırıp çarpanları aşağı bastırdı; “hikâyesi var ama nakit akımı kırılgan” hisseler daha çok savruldu. Diğer yanda politik gürültü risk primini şişirdi.

Böyle haftalarda mesele sadece siyasî gürültü değil, portföy matematiğidir. Düğünde altın değil “zarf stratejisi” (nakit–kısa vadeli TL tahvil/para piyasası–seçici hisse–bir miktar altın) akla yatkındır; vade kısa, kaldıraç sıfır, stop-loss net. Düşüşlerde çekirdek (nakit ve kısa vade enstrümanlar) ağırlığı artırılır; bilanço kalitesi yüksek, döviz geliri/temettü hikâyesi güçlü hisselerde kademeli alım yapılır.

Teknikte 10.600–10.700 ilk savunma hattı; altında 10.400–10.450 “panik eşiği”. Yukarıda 10.900–11.000 yeniden test edilmeden trend onarılmaz.

Siyasî tansiyon gevşer ve para politikasındaki belirsizlik azalırsa tepki alımı gelir; enflasyon sonrası yol hâlâ muğlak kalırsa tepkiler kısa soluklu olur. Özetle pistte hız sınırı var; acele manevrayı değil sabırlı seçiciliği ödüllendiriyor.

Hafta boyu panik satış yok diye bir tek anlımıza yazmadığımız kaldı ama yine de belli bir kesime dinletemedik.

Altın: “Küçük” altın büyüdü; ons rekor, gram tarihî zirve

Altında tablo bambaşka: ons 5 Eylül Cuma akşamı 3.55–3.56 bin dolar bandıyla tüm zamanların zirvesini yazdı. Gerekçe yalın ama güçlü: Fed indirimi beklentileri, küresel belirsizlik ve güvenli liman talebi. İçeride gram altın buna eşlik ederek 4.71–4.75 bin TL aralığında rekor tazeledi. Burada tekraren altını çizelim: gramın matematiği iki çarpanlıdır; yalnız ons değil, TL’nin getiri ve kur dinamikleri de “rekor katsayısı”dır.

Bu yüzden ons geri esnese bile gram her zaman aynı hızda çözülmez.

Kısa vadede zirvede kâr realizasyonu riski yüksektir; veri akışına hassasiyet en üst düzeydedir. 4.65–4.70 bin TL gramda kısa vadeli destek, 4.85–4.90 bin ise ilk direnç bölgesi olarak izlenebilir. “Gram 5 bin” artık kuru hayal değil, ons–kur kombinasyonuna bağlı senaryodur: ons 3.6–3.7 bin bandına yerleşir ve kur 41 civarında oyalanırsa 4.9–5.1 bin TL aralığı kapı aralar. 4.650 yukarı kırıldıktan sonra 4.700–4.750 ve 5.000’e doğru rota görünür. Bu hedefe gidilirken zaman zaman fiyat düzeltmeleri olacaktır.

Hülasa altında ana trend hâlâ yukarı ama rekor bölgelerde sert düzeltmeler olağandır.

Uzun vadeciler için altın sigortadır: Portföyün çekirdeğini değil, tamamlayıcısını temsil eder. Yönetim kademeli yapılır; tek atış değil fiyat aralığı hedeflenir; stop konur, vade net çizilir. Böylece haberle hızlanan yükselişlerde heyecan, haberle gelen düzeltmelerde de telaş yerini disipline bırakır.

Son Söz

Memleketimizde bir de varını yoğunu beklentilere bağlamış olan “Beklentiler Cephesi” var. Bu cepheye göre iç talep güçlü kaldıkça “erken faiz indirimi olmamalı” senaryosu geri sarılıyor!

Tam burada Rahmetli Kemal Sunal’ın “Korkusuz Korkak” filmi bu sürece çok benziyor. Hatırlarsanız önce amansız bir hastalığa yakalanıyor sonra da zengin oluyordu. Bunun üzerine de “Zamansız Gelen Paranın” şeklindeki o meşhur repliği akla geliyor. Nasıl ki zamansız gelen paranın nasıl hayrı kadar zararı da büyükse, çok uzun süren yüksek reel faiz de “zamansız gelecek bir faiz indirimi” enflasyonu ezer diye umulurken bir noktadan sonra maliyet kanalı üzerinden enflasyonu körüklüyor.

İnce ayar doğru yer ve zamanda yapılmazsa, kıymetini yitirir aksine zarar yazdırır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.