Hava Durumu

Bir krizin aynasında ülkemiz…

Yazının Giriş Tarihi: 12.09.2025 07:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.09.2025 07:55

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan siyasi sarsıntı, İstanbul'un kalbinden tüm ülkeye yayılan bir deprem etkisi yaratmıştı.

Bu durum, demokrasinin kırılganlığıyla ekonominin hassas dengelerinin birbirine nasıl zincirlenmiş olduğunu ortaya koyması açısından çok daha önemli hale geldi.


Ekonomistler, kaybolan sermayenin yarattığı tahribatı 50 milyar dolarlarla ifade ediyor.

Bu rakam, milyonlarca hanenin umutla kurmaya çalıştığı geleceğin, gençlerin “gidecek miyim kalacak mıyım” ikileminde sıkışan hayallerinin karşılığıdır.

Yani mesele sadece doların yükselişi ya da enflasyonun bir puan daha artması değil; mesele, ülkenin ortak güven duygusunun erozyona uğramasıdır.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından gelişen sürecin son halkası olarak CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması…

Merkez Bankası’nın son iki günde 3 milyar dolar daha satmasına neden olduğu belirtiliyor.

Son bir haftadaki toplam satışın ise 8 milyar dolar olduğu söyleniyor.

9 mahkemenin reddettiği 10’uncu mahkemenin aynı itirazı kabul ederek CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atamasının iki günlük bedeli işte bu…

3 Milyar dolar.

Bunu banka verileri üzerinden ekonomistler söylüyor.


Piyasalara güven vermesi gereken Merkez Bankası, Yüksek Seçim Kurulu’nun varlığını da öteleyerek çok da ilgili olmayan bir mahkemenin verdiği bu kararın ekonomi üzerinde yarattığı şoku telafi edebilmek için rezervleri tüketmek zorunda kalıyor.

Ekonomi siyasete kurban ediliyor.

Yatırımcılar bu durumu olağandışı yorumluyor.

Piyasalarda kabul görmüyor

Çünkü, yarın sabah yeni bir kayyum kararıyla uyanacak mıyız?

Yatırımcı buna bakıyor.

Vatandaş bunu soruyor.

Bu sorunun cevapsızlığı, dövizin ateşini de, çarşı pazardaki yangını da körüklüyor.

İstanbul’a kayyum atanması sadece bir siyasi hamle değildir; Türkiye’nin uluslararası itibarı, ekonomik istikrarı ve toplumsal huzuru açısından büyük bir kırılmadır.

Çünkü İstanbul yalnızca bir şehir.

Dünyanın baktığı penceremiz.

Bu pencereyi kapatmak, yalnızca dışarıdan gelecek sermayeyi değil, içerideki insanların güvenini de karartır.

Bütün bu yaşananların bize söylediği çok açık:

Hukukun olmadığı yerde ekonomi de olmaz.

Demokrasi yara aldığında, ekonomi de nefes alamaz.

Merkez Bankası’nın kasasında milyarlar olsa da güven olmadan kalıcı çözüm üretilemez.

Çünkü piyasa denilen şeyin içinde, işçinin alın teri, memurun maaşı, çiftçinin toprağı, gencin umudu var.

Eğer demokrasi buharlaşırsa, bu umutlar da onunla birlikte yok olur.

Ülkeyi yönetenlerin yaşanan olaylar karşısında durduğu yer bu nedenle çok önemlidir.


Türkiye’nin bugün en büyük ihtiyacı, adaletin güven verdiği, siyasetin kutuplaştırmadığı, kurumların işlediği bir iklimdir.

Ancak o zaman, hem siyaset hem ekonomi aynı anda nefes alabilir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.