Üç gazetesi vardı Bursa’nın.
Bursa Hâkimiyet…
Olay.
Haber.
Televizyonlar daha yoktu.
Bir yıl sonra Bursa Hâkimiyet’in parçası olarak ASTV kurulmuştu.
Bizim kuşağı temsil eden gazetecilerin serüveni o tarihlerde bu üç gazeteden birinde başlıyordu.
Benim yolum Haber’e çıkmıştı.
Ayrı bir hikâyesi var bu konunun da…
Neyse…
Haber gazetesinde başlayan haber yolculuğumuz Bursa Hâkimiyet ile tam 1,5 yıl sonra kesişmişti.
Bünyesinde gazete, radyo ve televizyon barındırması nedeniyle adı artık Medya S olan yapının başında o zamanlar Saruhan Ayber vardı.
Haber gazetesinden önce genç yaşta aramızdan ayrılan rahmetli Murat Uçtu’yu transfer etmişlerdi.
Uçtu’dan sonra bir gün benim de telefonum çaldı.
Gazetenin yayın yönetmenliğini üstlenen Zeynep Biberoğlu’yla görüşüp işe başlamıştım.
Günaydın gazetesine kadar uzun bir yöneticilik deneyimi olan rahmetli Saruhan Ayber’in keşfidir Zeynep Biberoğlu.
Dış haberlere bakarken birden kendisini yayın yönetmeni olarak bulmuş.
O günlerde zaten Bursa Hâkimiyet çok hareketliydi.
Muhabir olarak transfer edilmiştim ama bir süre sonra Zeynep Biberoğlu’nun yanında birinci sayfa editörü olarak kendimi bulmuştum.
Gençlere çok güvenen biriydi Saruhan Abi.
Zeynep benzeri uygulamalarıyla sonra da karşılaştık.
Saruhan Abi ile çalışanlar bilir, eli arkasında gazete binası içinde volta atmayı severdi.
Bu arada gerçek anlamda bir gazete binasıydı Bursa Hâkimiyet’in o günkü binası.
Şimdi AS Merkezi’n bir parçası.
Üst kattayız.
Binanın ortasında gazetenin basıldığı matbaa görünüyordu.
Çok şıktı.
Televizyon, gazete, radyo hepsi bir arada…
Çağırdı beni.
Bir şey söylemiyor.
O önde ben arkada yürüyoruz.
Bir odanın önünde durdu.
“Sen bundan sonra röportajlar yapacaksın.
Sonra da köşe yazarlığına başlayacaksın” dedi.
Dedi ama öyle şeyler yaşandı bir iki röportajdan sonra kendimi spor müdürü olarak buldum.
“Ben anlamam, etmem” dediysem de anlatamadım.
“Sen futbol oynamışsın.
Bursa’yı da biliyorsun, futbolu da” diye kestirip atmıştı.
Yani, Saruhan Ayber’in Zeynep Biberoğlu’nu yayın yönetme yapmasının ardından şapkadan çıkardığı ikinci kişiydim.
Sevgili dostum Namık Göz arayıp da “Bursa Hâkimiyet’in kuruluş yıl dönümü için özel sayı hazırlıyoruz, sana da yer ayırıyoruz” dediğinde çok iştahlı değildim ama anlıyorum ki 1996-2000 yılları arasında çalıştığım Bursa Hâkimiyet’in o günlerinde çok şey yaşamış, çok şey geride bırakmışım.
30 yıl geride kaldı.
Bursa Hâkimiyet ile ikinci buluşmamızın başlangıcında yayın koordinatörü olarak görev alan Ercan Yenice vardı.
2025 Ocak ayında geri döndüğümüz Bursa Hâkimiyet’in Bursa basını içinde kalıcılığını sağlayacak her adımın önemi var.
Bayrak şimdilerde Safa Çelik de…
Bizler kalem işçisiyiz.
Gördüklerimizi, duyduklarımızı elbette bir imbikten geçirdikten sonra yazıya döküp, okura sunuyoruz.
Kolay yıllar değildi.
Ama gazeteciliğin değerini gazetecilerin koruduğu yıllardı.
Çok badireler atlattık.
Çok güzel anlar yaşadık.
Korkularımız oldu.
Sevinçlerimizle birçok şeyi aştık.
Bursa'ya değer katan kuruluşların hayatta kalması, yüzyıllara meydan okuması sadece sahiplerine, çalışanlarına değil, aynı zamanda bulunduğu kente de değer katıyor.
Bursa Hâkimiyetli yıllarımızda yaşadıklarımız aklıma geldikçe yazma isteğim daha çok artıyor.
Benim, Bursa Hakimiyet’e geçtiğim zamanlar televizyon için yoğun çalışmalar vardı.
TRT’nin ünlü spikerlerinden Tuna Huş transfer edilmişti.
Abartı gelebilir ama o tarihlerde medya özelliği taşıyan basın yayın organlarında 300’ün üzerinde çalışan vardı.
Şimdi bir avuç insanla işler yürütülüyor.
Huş, televizyona yeni yüzler arıyor.
Bu nedenle gelen gidenin arkası kesilmiyordu.
“Genç erkek ve kızlar aranıyor” sloganıyla çekilen tanıtım filmi o zamanlar epey bir tartışmaya yol açmıştı.
Gerçekten de tanıtım filmi amacına ulaşmış, gazete binası her gün dolup taşıyordu.
O günlerden kalan kaç kişi var derseniz, şuan var olan biri aklıma gelmiyor.
Zaten Tuna Huş’lu süreç de çok kısa sürmüş, AS TV yoluna Bursalı gazetecilerin önderliğinde devam etmişti.
Umarım bizden sonra da yaşar Bursa Hâkimiyet.
Ömrü çok uzun olur.
100’üncü yılında var olur muyuz bilmiyorum ama sevgili köşe yazar arkadaşım Selahattin Adıgüzeller’in bir futbolcu gibi Bursa Hakimiyet’ten Olay gazetesine oradan da Bursa Hakimiyet’e dönüşü de Bursa Hakimiyet gazetesinin tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Belki kendisine ayrılan sayfada Selahattin de o günlere anlatmıştır.