Bursa’nın köylerinde yıllardır süregelen bir beklenti var:
Aslında sadece Bursa'nın değil.
Bütün Anadolu’nun…
Tarıma elverişli bütün toprakların.
Suya kavuşmak.
Çayyaka’dan İsaören’e, Deydinler’den Hocaköy’e uzanan geniş bir havzada çiftçi, gözünü gökyüzüne değil, baraj projelerine dikmişti.
Çünkü biliyordu ki, bir damla su olmadan tarımın geleceği yok.
Küresel ısınmanın Bursa'nın Nilüfer Barajı’nı çatlamış toprağa çevirmiş gibi kuruttuğu bir dönemde hele…
Su ve baraj sözcükleri çok daha büyük anlam kazanıyor.
Üstelik bitmez tükenmez bir kaynak olarak görülen Uludağ gibi bir mucize varken.
Altı köyün hayallerini yıkan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan vazgeçme açıklamasını Bursa Hâkimiyet’in başarılı muhabiri İsmail Karaduman’ın haberiyle öğrendik.
Öğrendiğimiz şey, bu umutları bir kez daha hüsrana çevirdi.
DSİ 1. Bölge Müdürlüğü, planlama raporlarında ekonomik açıdan rantabl bulunmayan proje için ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep etti ve bakanlık da projeyi iptal etti.
Oysa iptal edilen barajın suyu ile Çayyaka, İsaören, Deydinler ve Hocaköy’de toplam 1319 hektar tarım arazisi sağlıklı sulamaya kavuşacaktı.
İclaliye ile Kestanealan da bu barajdan yararlanacaktı.
Çiftçi, yağmura mahkûm olmadan üretim yapabilecek, verim artacak, göç azalıp köyde yaşam güçlenecekti.
Ama asıl ironiyi Hocaköy yaşıyor.
Çünkü burada temeli 2016’da atılan bir baraj zaten vardı.
Temeli atıldı, törenler yapıldı, vaatler verildi…
Ama yıllar geçti, baraj bitirilemedi.
Şimdi yeni bir proje gündeme geldi, o da “ekonomik değil” denilerek iptal edildi.
Temeli atılıp yıllardır çürümeye terk edilen Hocaköy Barajı'yla ilgili durumu takip eden CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'ya sordu bu durumu.
Soru önergesine gelen yanıt, İnegöl'ün içme suyunu karşılayacak barajın başına başka bir şey gelmezse 2028'te biteceği yönündeydi.
Tutmayan tarihlerle ilgili ortada kötü bir karne olunca inanması da güç oluyor biraz.
Elbette tabi bitmeyen barajların hikâyesi sadece bir mühendislik ya da bütçe meselesi değil.
Bu hikâye; alın teriyle üretmeye çalışan köylünün, yıllardır verilen sözlerin altında ezilen insanımızın da hikâyesi bir yerde.
Ve ne yazık ki bu hikâye hâlâ mutlu son bekliyor.
Çünkü, Bursa’nın barajlar ve daha birçok projede kötü hatıraları var.
İnegöl ile Yenişehir arasındaki Boğazköy Barajı’nın 30 yıla yayılan yapım süreci bunun en güzel örneklerinden birisi olarak önümüzde durmuyor mu?
Temeli 2012’de atılan ve 2016’da bitirileceği vaat edilen Bursa-Ankara Yüksek Hızlı Tren Projesi hala tedirgin edici gözükmüyor mu?
Bitmedi, bitecek mi?
Bir şeyler yapılıyor ama geçen süre endişeli bekleyişi tetiklemeye devam ediyor.
Bursa beklemekten yoruldu.
Projeleri çöp oldu.
Bursa-Ankara Yüksek Hızlı Projesi elbette bir gün bitecek, Hocaköy Barajı da…
Rafa kaldırılan diğer projeler de belki…
Ama önemli olan zaman değil mi?
Planlandığı tarih itibarıyla bitirilemeyen projelerin yıllara yayılan yapım hikâyelerinin Türkiye bütçesine verdiği zarar ne olacak?
Bu, maaşını alırken vergisini veren milyonların haklarının çarçur edilmesi anlamına gelmiyor mu?
Bu projeler neden bitmiyor?
Hata nerede?
Altı köyü içine alan Çayyaka Baraj Projesi sonradan verimli bulunmadığı için iptal ediliyorsa öncesinde bu projeyi hazırlayanlar neye göre hazırladı?
Kafalarından mı uydurdular?
Projenin rantabl bulunmaması nedeniyle iptal edilmesi ne demek?
Anlamak, bu duruma anlam vermek mümkün olabilir mi?
Şaka gibi…