Çıkmaz sokaktan otoparka…

Gelişi güzel oluşmuş şehirlerde çarpık yapılaşmanın en belirgin özelliklerinden birisi çıkmaz sokaklardır.

Bursa da rastgele oluşmuş şehirlerden birisi…

19. yüzyıla kadar esasında iyi gelmiş.

Hatta 1960’lara kadar da umut vaat etmiş.

O tarihlerde İtalyan mimar ve şehir plancısı Luigi Piccinato, 1958-60 tarihleri arasında Bursa’da çalışmış, geleceğe güzel bir şehir nakşetmek için planlar oluşturmuş.

Piccinato Planı’na ne kadar uyulduğunu bugün yaşadığımız şehir bütün çıplaklığıyla çok iyi yanıt veriyor.

Piccinato, çıkmaz sokakları olan bir şehir planlamış olamaz değil mi?

2024 yerel seçimlerine kadar uzunca bir süre Osmangazi Belediyesi’ni yöneten Mustafa Dündar’ın çıkmaz sokaklar konusunda birçok açıklaması olmuştu.

70’in üzerinde çıkmaz sokağı açmakla övündüğü haberleri vardı.

Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer’e ilişkin 466’ya yakın çıkmaz sokak olduğu bilgisi var.

Belki…

Bazıları açılmış olabilir ama çıkmaz sokak meselesi Bursa'nın bir gerçeği.

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’ın birkaç gün önce bu yönde bir haberi vardı.

Orhaniye Mahallesi'ndeki iki çıkmaz sokağı (1. Çömlekçiler Sokak ile 2. Çömlekçiler Sokağı) birleştirerek yeni bir yol açtıklarını, ardından da ücretsiz bir otopark mahalleye kazandırdıklarını aktarıyordu.

Kamulaştırmayla 46 araçlık bir otopark elde ettiklerini vurgulayan Taban, bunun için 830 bin lira harcadıklarını belirtiyor.

Eğer İnegöl, sanayi bölgeleriyle birlikte doğru orantılı bir planlamaya kavuşturulmuş olsaydı, çıkmaz sokakları olan bir ilçe olmazdı.

Elbette bu Taban’dan önceki bir dönemin bugüne getirdiği bir durum ama bugünden yarına sorun bırakmamak için doğru yapılaşmanın ancak iyi bir planlamayla mümkün olacağını ortaya koymak gerekir.

Şimdi, belediye başkanlarına sorulsa, bütün ilçelerin birer planı olduğu, Büyükşehir'in daha büyük, şemsiye nitelikli planlarına atıf yapacaklardır.

Çok duyduk, çok da duyacağız.

Yeni plan çalışmalarının her birinde delinmeyeceğine dair ciddi açıklamalar yapıldı ancak ortada delinmeyen plan var mı demekten başka geriye ne kalıyor ki…