Tesadüfler bazen üst üste gelir.
Aklınızda yoktur, bir an olur ve kendinizi hiç de düşünmediğiniz bir yerde bulursunuz.
Dün öyle oldu.
Akşam saatlerinde kendimizi Marmara Denizi’nde amatör bir balıkçının fiberglas teknesinde bulduk.
Gemlik Balıkçı Barınağı’ndan Narlı’ya doğru gittik.
Gidiş uzun, dönüş kısaydı.
Dalgalar gidişi ne kadar zorlaştırdıysa, dönüşü de o kadar kolaylaştırdı.
Balıkçı Barınağı, Serbest Bölge önlerinden Küçükkumla hattına doğru bir gidiş, aynı istikametten geri dönüşte o dev gemileri, vinçleri, iki liman arasına sıkışmış yazlıkları görmek daha önce bakmadığımız bir açıdan Gemlik’e bakmamızı sağladı.
GEMPORT ile BORUSANPORT arasında kalan o villa dolu mahalle ve önündeki sakin sahilde denize girip çıkanları görünce şaşırmadım desem yalan olur.
Dev tonajlı gemilerin yanaştığı iki liman arasında o villalar nasıl yapıldı, kim izin verdi; orada yaşam…
Neyse ilginçti.
Sorgulanacak çok şey var elbette.
Dedik ya…
Tesadüfler bazen üst üste gelir diye…
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın İznik kolu üzerinde yer alan Gemlik'in artan deprem riski karşısındaki geleceğiyle ilgili endişeler her geçen gün artarken, denizden görünümünü resmetmeye kalksak, söyleyecek sözlerimiz arasında bizi mutlu edecek bir şey yok diyebilirim.
Denizden karaya bakınca katledilmiş bir sahil görüyorsunuz.
Taş yığınlarıyla yok olmuş sahilleri kadar zeytinlikleri de heba edilmiş Gemlik’in.
Orhan Veli’nin, “Gemlik’e doğru denizi göreceksin sakın şaşırma” demesi gibi…
Olurda Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Mudanya-Gemlik hattında yaz dönemi için başlattığı tekne turlarından birisine katılacak olsanız denizden Gemlik'e bakınca betondan başka bir şey göremeyeceğinizi unutmayın.
Biz, Gemlik'e denizden bakarken, Marmara Belediyeler Birliği ile İstanbul Planlama Ajansı’nın ortaklaşa yürüttüğü ‘Marmara’nın Ritmi’ programının ilki, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Planlama Ajansı’nın ev sahipliğinde yapılmıştı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "Marmara bizimdir.
Marmara’ya sahip çıkmak hepimizin sorumluluğundadır” diyordu.
Gerçekten Marmara’ya sahip çıkmak istiyorsak, bu haliyle olduğu gibi bırakmak belki de en doğrusu.
Tek bir çivi çakılmasını önlemek en doğrusu.
Yerinde dönüşüm ama kat fazlalığıyla değil, aynı kat yüksekliğiyle en doğrusu…
Çünkü, ortada planlanacak bir Marmara kalmamış.
Kıyılar yağmalanmış.
Denizi kirli.
Bir arkadaşımız Gemlik-Narlı arasında şöyle diyordu:
“37 yıldır Marmara'da denize girmedim.”
Oysa bir zamanlar Kumla, Ankara ve Eskişehirlilerin Ayvalık’ı, Altınoluk’u, Alanya’sı, Bodrum’uydu.
Marmara’yı yeniden yaşanılır bir deniz haline getirmek için önce yeni yapılaşmaların önüne geçmek sonra da denize akan kanalizasyon hatlarını arıtmadan geçirmek gerekiyor.
Sahip çıkma konusunda samimiysek yapmamız gereken bu.
Gerisi lafügüzaf.