Shakespeare, “Zamanın kime dost, kime düşman olacağı bilinmez” diyor.
Uzun yaşayanlara mı, erken ölenlere mi?
Hasta biçare olanlara mı, vurdumduymaz, gününü gün edenlere mi?
Su gibi geçip gidiyor.
İnsan anlamıyor bile…
Endişeyi de, sevinci de, hayali de, korkuyu da içine alıp sürükleyen aslında sadece bugün.
Her şey bugünde…
Hani duyarız ya, “Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı, bize mi kalacak” diye.
Öyle gerçekten…
Dâhiliyeci bir arkadaşım ikinci ihtisasını onkoloji üzerine yapmak üzere gittiği İstanbul’da yaşadığı bir anısını anlatmıştı.
Onkoloji kliniğinde orta yaşlarını yeni geçmiş kadın bir hastasına tahliller sonrası bilgi verirken, kanser olduğunu söylediğinde, “Doktor bey şimdi ben ölecek miyim” diye verdiği tepki karşısında bir anda ağzından, “Teyzeciğim, bu dünyadan sağ kurtulan birisini hatırlıyor musunuz” dediğini anlatmıştı.
Sahi, bu dünyadan sağ kurtulan birini tanıyor musunuz?
Çok güzel bir sözdür.
“Bu dünya bir pencere her gelen baktı geçti.”
Birkaç gün önce bu pencereden bizler gibi bakan, Bursa basının sessiz, ama bir o kadar ilgili, entelektüel isimlerinden birisi Engin Aksöz abimiz geçti gitti.
Bursa Hâkimiyet Gazetesi’nde, Olay’da birçok kez yollarımız kesişmişti.
Salon sporlarını izlediği kadar siyaseti, sanatı takip etmeyi ihmal etmeye son yıllarda Türkiye’nin içinden geçtiği sürece dair düşüncelerini aktaran Engin Aksöz abimiz gibi bu kentin entelektüel belleğinde yer edinen Tahsin Bulut da bu pencereden bakıp geçenler arasına karıştı.
Tahsin Bulut’u diş hekimliği yanıyla anlatacaklar kadar Bursa’ya dair düşünceleri, siyasi yolculuğunun zaman içinde onu taşıdığı noktalar, insanoğlunun isterse doğrularla buluşmasının her zaman mümkün olabileceğini, bunun için vicdan sahibi olmanın öncül bir kriter olduğunu gösterdi.
Yazan, çizen, sorgulayan, yanlışını itiraf edebilen, hakikat yolcusu bir siyasetçi profili olarak önümüze çıkan Tahsin Bulut’la hem dost sohbetlerinde hem de Olay TV’de birçok programda karşılıklı yer almış, farklı görüşlerin dile getirilmesinde medeni çizginin en iyi örneklerini vermiştik.
Bu şehre, hırpalanan demokrasimize bulunduğu her yerde inandıklarını dile getirerek önemli katkıları olan bir isim daha aramızdan ayrıldı.
Geride bıraktıklarıyla hatırlanacak, ortak anıları olanlar yaşadıkça sesi kulaklarımızda çınlamaya devam edecek.
“Bu dünya bir pencere her gelen baktı geçti” sözünü bu haftaya mıh gibi çakıp giden isimlerden birisi de Cevat abimizdi.
Tek başına, sessiz sedasız göçüp gitti.