Takıldığımız şeye bak!
Yunanlılar ilk kez yapmıyorlardı ki.
Kaldı ki…
Mübadele ile Yunanistan'a göçen İstanbul Rumları var.
Bursa'dan gidenler var.
Yoğurda sahip çıkarlar, Cacığa da…
Döner de bizim diyorlar, baklavaya da…
Şimdi de adı üstünde hünkârbeğendi.
Ona da bizim diyorlarmış.
Derler.
Adamlar Ege'de sahipsiz kaya parçalarına göz göre göre el koymadılar mı?
Bir şey yapabildik mi?
Adaların silahsızlandırılması konusu var bir de…
Ne yapabildik?
“Lozan Barış Antlaşması, 12. madde kapsamında, 1914 tarihli Londra Büyükelçiliği Konferansı Kararı'nın kurduğu düzeni teyit ediyor ve devam etmeyi sürdürüyor.
Londra Büyükelçiliği Konferansı Kararı'nın önemi arz eden yanı, Yunanistan'a devredilen adaların askeri bir amaçla kullanılamayacağı veya askeri müstahkem hale getirilemeyeceği hükmüdür.”
85 milyonluk Türkiye'nin bütün itirazlarına rağmen 10 milyonluk Yunanistan geri adım atıyor mu?
Kardak borcundan bile daha derin bir durum söz konusu Ege'de…
Ege Denizi'nde Yunanistan'a kalan adaların silahlandırılması savaş nedeni…
Cacığa sahip olmuşlar, adı üstünde hünkârbeğendiye bizim demişler ne önemi var bu durumda.
Adamlar, bütün bir Ege'yi ele geçirmek üzereler.
Mavi Vatan elden gidiyor yani…
Yunanistan, Lozan'da kıta sahanlığını 3 mil olarak elde etmişti.
Ancak 1936'da tek fark olarak 6 mil çıkmış.
O günün şartları pek seslenmedi.
Şimdi 12 mil çıkarma planı içinde…
Bu gerçekleşirse Türkiye'nin Ege Denizi'ndeki hakimiyeti yüzde 10'lara düşecek.
Silahlanmanın yasaklanması adaların silahlandırılması, sahipsiz kaya parçalarının Yunanistan tarafından ele geçirilmesinin altında 12 milyon hesapları var.
Hünkârbeğendiyi sahiplenmelerine ses çıkardığımız kadar Mavi Vatan için ses çıkarsak, Yunanlılar bir milim öteye geçemez ama neden sesimizde içimizde?
mesele buraya gelebilir.
Neden sessiziz?