Hava Durumu

Kâbus gibi anlar…

Yazının Giriş Tarihi: 09.09.2025 07:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.09.2025 07:59

Geldiğimiz nokta kör edici.

İnanması güç ama olan da ortada.

Hukuk, kuşkusuz her şeyin üstündedir.

Lakin Türkiye’de bir süredir “herkes için aynı” işlemeyen bir hukuk pratiğine tanık oluyoruz.

Birileri için dokunulmaz, diğerleri için ise keyfiyetle uygulanabilen bir hukuk düzeni düşünülebilir mi?

Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayan alt mahkemeler olur mu?

Türkiye bunları yaşadı.

Yaşıyor.

Anayasa Mahkemesi’nin İşçi Partisi Milletvekili Can Atalay için verdiği karar cezaevinden çıkıp, Meclis’te görevinin başında olmasını gerektiriyor.

Peki uyuldu mu?

Can Atalay nerede?

Daha birçok örneği var bunun.

CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle şikâyetçi olduğu bir dava döndürülüp CHP’nin kurultayıyla ilişkilendirildi.

CHP’nin İstanbul İl Kongresi iptal edildi, il başkanlığına kayyum atandı.

Oysa işleyen, olağan bir süreç var.

İl ve ilçe kongreleri için CHP zaten seçim sürecine girmiş.

Aynı yönlü açılmış 9 davadan ret kararı çıkarken, son anda açılan bir dava üzerine CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması bu aşamada kabul görebilir mi?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile birlikte CHP’lilerin bu durumu "demokrasiye bir saldırı, Atatürk’ün partisine dönük bir parçalama operasyonu" olarak görmesi de bu yüzden.

Burada şu da söylenebilir.

CHP’ye bu zararı verenler CHP’li değil mi?

CHP’ye en büyük zararı yine kendisini CHP’li kabul edenler veriyor.

Bugünkü durumun fitiline ateşleyenler kim bilir kaç kez ülkemizin ve CHP’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi’ni okumuş; okudukları üzerinden neler neler söylemiştir.

Özgür Özel ve onu destekleyenlerin bu süreçte sergileyeceği tutum ve kararlılık elbette sadece CHP’nin değil, Türkiye’de demokrasinin geleceği içinde giderek önem kazanıyor.

Artık olanı biteni herkes görüyor.

Eskiden Ankara’da neler olduğunu, Meclis’te neler konuşulduğunu öğrenmek için insanlar milletvekillerinin şehirlerine dönmesini beklerdi.

Muhabirlik yıllarımızın başlarında bu dönemlere bizler de tanıklık ettik.

Gazeteler, her milletvekilini izlemek için neredeyse bir muhabir görevlendirirdi.

Dere tepe demeden görevlendirildiğimiz milletvekiliyle biz muhabirler de gezerdik.

Teknoloji, internet, iletişimin hızı bu dönemi çoktan kapattı.

Bırakın Türkiye’nin en ücra köşesini dünyanın en ücra köşesinde bile ne olup bittiğini herkes anında duymuyor, bir de görüyor.

CHP üzerinden yürütülen mahkeme sürecinin İstanbul il başkanlığının ablukaya alınmasıyla yeni bir perdesinin izletildiği gece bütün bir dünya maalesef bu anları gördü.

Kırılgan Türk ekonomisinin yaşadığı kâbusu bir düşünün.

Türkiye, bunu hak ediyor mu?

Bu korkunç geceyi, günü; ülkeyi yöneten iktidar nasıl anlatır?

Anlatsa kimi ikna edebilir?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.