Çaresiz zamanların cümlesidir.
“Korkunun ecele faydası yok.”
Herkes bilir bunu.
Silivri açıklarında meydana gelen deprem sadece İstanbul’da değil Bursa’da da 17 Ağustos 1999 depremini hatırlattı.
O geceydi.
Bu kez gündüz, öğle vakti yokladı deprem.
O kadar şiddetli hissettirdi.
Yıkım yok.
Can kaybı yok.
6.2 büyüklüğünde…
Sıradan bir depremin çok üstünde.
Gölcük depremiyle birlikte hayatımızın en önemli figürlerinden olmaya başlayan jeoloji mühendislerini bile farklı kutuplara savuran Marmara Denizi’nin Silivri segmentinde meydana gelen deprem ilişkin en tanınmış yer bilimci profesörler, beklenen depremi mi; değil mi konusunda anlaşabilmiş değiller.
Hani, bu da oldu diyebileceğimiz bir durum söz konusu profesörler arasında.
Açıkçası…
Bu noktadan sonra profesörlerin kendi aralarında anlaşıp anlaşamamaların da bir önemi yok.
26 yıl önce Marmara bölgesinde derin yaralar açan Gölcük depreminden bu yana ne yapıldı sorusunun karşılığında hala koca bir hiç varsa…
Depremle birlikte havaalanları ile benzin istasyonlarına koşup İstanbul’dan anlık da olsa kaçanların yaptığını devlet birçok büyükşehir için devreye sokmalıydı.
İstanbul, Bursa gibi deprem riskiyle yüzleşmek zorunda kalacak büyükşehirlerin nüfusunun önemli bir bölümünün Anadolu'daki diğer şehirlere dirençli şehir kavramıyla bütünleşecek bir anlayışla taşınması sağlanmalıydı.
İnsan yükünün boşaltıldığı İstanbul ve Bursa gibi şehirler yine dirençli şehir kavramıyla bütünleşecek şekilde tasarlanmalıydı.
Açıkçası ekonomisi iyi yönetilmemiş, göreceli olarak iyi olduğu dönemlerde bile güven telkin etmemiş bir model içinde idare edilen Türkiye’nin bunu yapabilecek gücü, dermanı var mı, var mıydı?
Hani derler ya, “İstekler sınırsız, kaynaklar sınırlı” diye…
Maalesef Türkiye, bu konuda eli kolu bağlı bir şekilde olacak depremleri beklemekle yüz yüze kalmış durumda.
Profesörler ister Silivri’deki depremin beklenen İstanbul depremini söndürdüğü söylesin isterse öncüsü olduğunu dile getirsin.
Ortada duran gerçek:
Kaderimizle baş başayız.
Bunca zaman alınmamış önlemler bundan sonra neye çare olabilir ki…