Öyle sıcak günlerden geçiyoruz ki yumurtayı kırıp asfalta bıraksak 15-20 saniyede pişer.
Böyle zamanlarda akla gelen ise barajlar oluyor.
Bursa'nın içme suyunu karşılayan Doğancı ile Nilüfer barajlarındaki doluluk oranı yüzde 56’dan yüzde 46,72’ye düşmüş.
Pazar günü için meteoroloji yağmur haberi veriyor ama bu yağış barajları ne ölçüde rahatlatabilir ki…
Her yaz artık iki şeye odaklı yaşıyor olduk.
Bir susuzluk…
İki orman yangınları.
Son birkaç gündür Bursa’nın da içinde olduğu birçok şehirde orman yangınlarıyla ilgili haberler alıyoruz.
Şu ana kadar yaşanan yangınlar endişelenecek boyutlara gelmeden söndürüldü.
Ancak, sıcaklıklar yangınları kaçınılmaz olarak önümüze çıkarıyor.
Çok dikkatli olmak gerekiyor.
Eskiden yangın kuleleri vardı.
Artık bu yok.
Dronlarla takip ediliyor ormanlar.
Elbette teknolojinin orman yangınlarında doğru kullanımı birçok sorunu önceden çözmeye yardımcı olabilir.
Hatta…
İtfaiyeye araçlarının giremeyeceği birçok noktaya dronlarla müdahale edilebilir, yangın söndürmede kullanılabilir.
Teknolojiye doğru yatırım, iyi yetişmiş insan faktörüyle birleşince ormanlarımızı korumak çok daha kolay hale gelebilir.
Yaz sıcaklarıyla birlikte ormanlarımızı yangınlara kurban etmemek için verdiğimiz mücadeleyi bir gün maden ve taş ocaklarına karşı da verebilirsek, çok daha yeşil, çok daha güzel bir ülke olma yolunda ormanlarımız uzun soluklu olabilir.
Yangınlara karşı korumak için canla başla mücadele ettiğimiz ormanlarımızı birileri zengin olacak, devlete de üç beş kuruş verecek diye heba etmemeyi öğrenebilirsek, yaz sıcağındaki mücadelemiz daha anlamlı olmaz mı?
Bir orman ekosisteminin 50-60 yılda ancak oluştuğu düşünülürse, bir insan ömrü kadar zaman gerektiren bu çabanın değerini daha iyi anlayabiliriz.
Ormanlarımızı koruyamaz, yeni ormanların oluşmasına katkı koyamazsak, Uludağ gibi bir pınarın etrafında şekillenen Bursa bile susuzluğa mahkûm olur.
Anlayalım…
Orman yoksa su da yok.
Bu kadar basit…
Bu kadar yalın…