Karadeniz türkülerinin sevilen sesleri Süreyya Davulcoğlu, Kamil Sönmez sonrasının öne çıkan isimlerinden birisi olmuştu.
TRT’nin tek televizyon olduğu dönemlerde Türk Halk Müziği’nin Karadeniz ezgilerinde öne çıkan iki ismiydi Davulcuoğlu ile Sönmez.
Çok sonraları bu isimlerin arasına Volkan Konak, Bayar Şahin gibi isimler girmişti.
Ancak, Karadeniz’in bir de “Şair Ceketli Çocuğu” vardı.
Hem ezgileri, hem yorumuyla başka bir yerde duruyordu.
Çernobil felaketinin kurbanlarından birisi olmasaydı, belki bugün çok daha farklı bir yerde, star hatta megastar sıfatlarıyla tanınan müzisyenler arasında daha etkili bir yerde olacaktı.
Kısa yaşam süresi içinde Karadeniz ezgilerini bambaşka bir noktaya taşıyan Kazım Koyuncu’yu bu kadar öne çıkaran yanlarından birisi de duyarlılığıydı.
Bu duyarlılığını da şöyle yansıtıyordu:
“Karşı evde doğsam
“Hıristiyan” olacaktım.
Arka evde bir
“Ermeni” olarak doğacaktım.
Sağ yanımızdaki evlerden
birinde dünyaya gelsem
“Alevi” olacaktım.
Küçücük bir evde
“Laz” olarak can buldum.
İşte böyle güzel bir memleketin
hep beraber evlatlarıyız biz.
Kalp kalbe, el ele yaşıyoruz
kardeşiz biz.
Nerde ve hangi kimlikte doğacağımız
elimizde değil ama…
“İNSAN” olmak elimizde…”
İhtiraslarla kan gölüne dönmüş dünyaya bundan daha güzel mesaj nasıl verilebilir…
Kim annesini seçebiliyor?
Kim babasını?
Kim ülkesini seçebiliyor?
Dünyayı bu kadar kötüleştiren insanlar da annelerini, babalarını, ülkelerini kendileri seçmediler.
Gazze’de yaşayanlar o dramın parçası olanlar böyle bir dünyaya geleceklerini bilseler ve ellerinde bir imkân olsa ne yaparlardı?
Şair Ceketli Çocuk’un dediği gibi “Nerde ve hangi kimlikte doğacağımız elimizde değil ama…
“İNSAN’ olmak elimizde…”
ŞİİRLE YOLCULUK
Ardımda bırakıp gül çağrısını
Ayrılık anı bu sisli şarkıyı
Irmaklar gibi akıp uzun uzun
Terk ediyorum bu kenti
Ah, ölüler gibi
-Kazım Koyuncu-