Çevremiz iyi değil.
Mutlu insanlarla dolu bir çevrede yaşarsanız, güne başlarken ne olacak sorusu kafanıza takılıp durmaz.
Sizi bekleyen rutin bir gün var demektir.
Şekillendirmek elinizde.
Sitenizden sokağınıza, mahallenizden semtinize, ilçenizden şehrinize, şehrinizden komşu kentlerinize, ülkenizden komşu ülkelere kadar uzanan geniş bir yelpazede düşündüğünüzde de durum aynıdır.
Maalesef İsviçre’de, Norveç’te, Finlandiya’da, İsveç'te yaşamıyoruz.
Çevremizde dertsiz ülkeler yok.
Irak, İran, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan’la komşuyuz.
Her bir ülkenin kendiyle, komşularıyla sorunları var.
Güneydoğumuzda yıllardır bitmeyen bir kargaşa, savaş var.
Liderler devrildi, yeni liderlikler oluşturulmaya çalışılıyor.
Türkiye, kendi jeopolitiğinde aktif olmak için çabalıyor ama gidişat üzerindeki etkisi görünür çizgiyi hissettirmiyor.
Suriye’de Türkiye’nin desteğiyle yol yürüyüp Esad’ın yerine geçen Şara’nın kimi ülkelerle kurduğu bağın rahatsız edici tarafları var.
Suudiler, Amerikalar, bizden çok daha etkililer.
Hatta…
İsrail, Suriye üzerinde etkisini giderek hissettiriyor.
Önceki gün Dışişleri Bakanı Fidan’ın Suriye’ye müdahale edebiliriz gibi bir açıklaması vardır.
Kastı fiziki olarak Şara’nın yanında yer almaktı.
Bütün bunlar olurken, yıllardır sorun yumağı olan Ege Denizi’nde Yunanistan’ın Datça Yarımadası’na kadar uzanan bir bölgede deniz parkı ilanıyla ilgili haberler öne çıkmaya başladı.
Birçok sahipsiz adayı Ege’de ele geçiren Yunanistan’a karşı Suriye’deki gibi mesaj neden veremiyoruz?
Kuzey Kıbrıs açıklarında petrol ve doğalgaz arayan gemileri neden geri çektik?
Türkiye, Mavi Vatan’da nerede?
Ege’deki bu pasifliğin nedeni nedir?
Sorular artırılabilir.
Karşılığı önemli olan.
Kendi içinde bütün olmayan ülkeler haklarını korumada güçlü pozisyonda olabilir mi?
Güç; eşitlikte.
Güç; hukukta.
Güç; adalette.
Biz nerdeyiz?