Bu çapta olmasa da…
Tam 26 yıl önce İznik, Hristiyanlık tarihi açısından son derece önemli bir törene ev sahipliği yapmıştı.
Dünya genelinde görev yapan 14 Patrik, Hz. İsa’nın 2000'inci doğum yılı münasebetiyle İznik’e gelmiş, Ayasofya’da sembolik bir ayin gerçekleştirmişti.
O günlerde İznik’in üzerine doğan umut büyüktü.
Kentin sahip olduğu tarihsel miras, bugün Papa’nın ziyaretine konu olan konsillere ev sahipliği yapmış olması ve durumun Hristiyanlık tarihinde taşıdığı değer düşünüldüğünde, inanç turizmi pastasından İznik’in büyük bir pay alacağı beklentisini doğurmuştu.
Ama olmadı…
Kimi idari eksiklikler, kimi tanıtım yetersizlikleri, kimi de Türkiye’nin o dönemki siyasi ve ekonomik gündemi, bu fırsatın tam anlamıyla değerlendirilememesine yol açtı.
İznik’in potansiyeli büyük olsa da, o potansiyeli pazarlayacak irade ve devamlılık sağlanamadı.
O günden bugüne geçen süre 26 yıl.
Dünya değişti, Türkiye değişti, bölge dengeleri değişti.
Fakat İznik’in tarihsel önemi değişmedi.
Ve şimdi…
Bir kez daha tarih onu çağırıyor.
Kısa süre önce yaşamını yitiren Papa Francıs’in vasiyeti üzerine Papa XIV. Leo, hem Katoliklerin ruhani lideri hem de devlet başkanı kimliğiyle, İznik Konsili’nin 1700. yıldönümü dolayısıyla İznik’te olacak.
Ziyareti bugün Ankara ile başlıyor.
Sonrasındaki duraklarından birisi İznik olacak.
Yine küresel ölçekte dikkatleri üzerine çekecek, yine büyük bir sembolik anlam taşıyan bir ziyaret.
Bu ziyaret, tıpkı 26 yıl önce olduğu gibi, İznik için yeni bir fırsat kapısı aralıyor.
Ancak bu kez şartlar farklı.
Dünya artık dijitalleşmiş, turizm anlayışı çeşitlenmiş, kültür ve inanç turizmi büyüyen bir pazar hâline gelmiş durumda.
Aradan geçen sürenin en önemli yanı da bu…
İznik’in hikâyesi, aslında Türkiye’nin kültürel miras yönetimiyle ilgili büyük hikâyenin küçük bir örneği.
Tarihe sahip olmak başka, o tarihi yönetebilmek başka…
Elinizde dünya çapında bilinen bir konsilin yapıldığı şehir varsa, ayakta duran bir Roma tiyatrosu, surlar, saray kalıntıları ve Ayasofya gibi sembolik bir yapı varsa; bunu dünyaya anlatmak, pazarlamak, sürdürülebilir bir turizm modeline dönüştürmek gerekir.
Papa'nın ziyareti, belki bir ayin ya da sembolik bir tören ile sınırlı kalacak.
Ama ardında bırakacağı etki, doğru değerlendirilirse, İznik için yıllara yayılan yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
Sahne hazır.
Dünya yeniden buraya bakacak.
Gerisi, bu kez hazırlıklı olup olmayacağımıza kalıyor.
Tarih kapıyı çalıyor.
Bu kez açıp içeri buyur edebilecek miyiz?
Yoksa yine uzaktan el mi sallayacağız?