Hava Durumu

Edebiyatın hakkını veren kalemler

Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin suladığı bir çekirdekten incir ağacına dönüşmeye başlayan İncir Çekirdeği Dergisi, hızla ulusal bir mecmua olma yolunda ilerliyor. Bu yola tanıklık etmek ve İncir Çekirdeği Dergisi’nin genç kalemlerini biraz daha yakından tanımak için Bursa Hâkimiyet Gazetesi olarak konukları misafirleri olduk.

Haber Giriş Tarihi: 28.03.2016 14:06
Haber Güncellenme Tarihi: 28.03.2016 14:06
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahakimiyet.com.tr
Edebiyatın hakkını veren kalemler

Röportaj: Cihan KAYALI

Toplum olarak kendi kültürümüze sırt çevirdiğimiz gibi, fikir dünyamıza ve duygu dünyamıza yön veren isimlere de vefa borcumuz olduğunu unuttuk. Edebiyatımızın değerli isimlerini, okul tabelalarına hapsettik. Belki çoğu, çocuk cıvıltılarından şikâyetçi değil ama bu onları terk ettiğimiz gerçeğini değiştirmez. Öte yandan bazılarını yasaklı yazarlar listesine aldık. Peki, bu tabu dağlarını nasıl yıkacağız? Edebiyatımızın önemli şahsiyetlerine hak ettikleri değerleri nasıl vereceğiz? Aslında röportaj konuğumuz olan İncir Çekirdeği Dergisi’nin genç kalemleri bunun bir yolunu bulmuşlar. Bunu yaparken de edebiyatın birleştirici gücünü kullanmışlar. Konuyu daha fazla uzatmadan sözü Derginin Genel Yayın Yönetmeni Ayşe Bengisu Akdağ’a, Yazı İsleri Müdürü Sırdem Kemiksiz’e, Editör Sultan Demirtaş’a, Yazarlar Mehmet Altinova’ya, Işık Selin Orhuntaş’a ve Tugçe Erkol’a verelim.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
 Sizin Uludağ Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencileri olduğunuzu biliyoruz. Ancak bu kadar ağır derslerin arasında nasıl oldu da bir de dergi çıkartalım dediniz?
 
Aslında üniversite yıllarının bizim en verimli zamanlarımız olduğunu biliyorduk. Bir de okuduğumuz bölüme tutkuyla bağlandığımız için taşın altına elimizi koyduk. Konuyu biraz daha hikâyeleştirmek gerekirse. 2014 yılının soğuk bir şubat günüydü. O yılın ilk dönemi bitmiş biz çoktan memleketlerimize varmıştık. O sıralarda da bir yandan düşünüyoruz "bir şeyler yapmalıyız, bir topluluk kurmalıyız, etkinlikler yapmalıyız diye, o zamanlar ve hala içimiz içimize sığmıyor. Aslında benim bir dergi tecrübem olmuştu. Yine internet üzerinden yayın hayatını sürdüren ‘Kalemsiz’ adında bir dergide yazıyordum. Orada da yaklaşık bir yıl yazdım. Baş editörlük yaptım. Ancak, çok uzun soluklu olmadı. Dergi kapandıktan sonra o boşluğu hissettim ve arkadaşlarımda bir şeyler yapmak istiyordu. Ve memleketlerimizde mesajlaşırken her şey bir anda gerçekleşti. Ne yapabiliriz dedik. Ardından dergi adını konuştuk. Görev dağılımını yaptık. Bu hareketliliğin ardından ben site yapma, site kurma faaliyetlerine giriştim. İnternetten araştırarak site kurdum. Bunların hepsi bir iki gün içerisinde gerçekleşti. Ve ilerleyen zamanlarda e-dergiciliğe başlamış olduk.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
 Derginizin adı da hem ilginç hem de düşündürücü peki neden İncir Çekirdeği?
 
Bildiği gibi “incir çekirdeğini doldurmamak” diye bir deyimimiz vardır. İncir çekirdeğini doldurmak söylenen bir sözün, yapılan bir tartışmanın, îfa edilen bir işin kıymetsizliğini, basitliğini ifade etmek için kullanılır. Hâlbuki incirin çekirdeği, küçüklüğüne nispeten koskoca bir incir ağacını içinde taşımaktadır. Bu yönüyle küçük değil, koca bir incir ağacı kadar büyüktür o. İçini doldurmayan şeyler kadar kıymetsiz değil, içini dolduran manevi program kadar kıymetlidir. Biz de bir nevi bu noktada incirin yanında olduk. Ve dolmayan incir çekirdeğini doldurmak üzere yola çıktık. Çünkü büyük sözler, büyük hedefler peşinde değildik bu işe başlarken. Uludağ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyan bir grup arkadaştık. Ve hedefimizi şu cümleyle özetlemiştik “dilimize, kültürümüze incir çekirdeği kadar da olsa bir fayda sağlamak ümidiyle”  Ve bu şekilde amacımızı belirledikten sonra bu amaç doğrultusunda nasıl bir içerik oluşturacağız bunu düşünmeye başladık ki en önemli nokta buydu.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
 Dergilerinize baktığımda her görüşten yazarı ele aldığınızı görüyorum. Buda şuana kadar hiçbir edebiyat dergisinde rastlamadığım bir deneyim. Peki, bu konuda olumlu veya olumsuz eleştiri alıyor musunuz?
 
 -Sırdem Kemiksiz: Biz aslında Türk Edebiyatı’nı bir bütün olarak görüyoruz. Ve edebiyatın birleştirici yönünün olduğuna inanıyoruz. Edebiyatın kalemşörlerini birbirinden ayırmıyoruz. Bu nedenle dergimizde karşıt görüşlü insanlara yer veriyoruz. Yeri geliyor, Nazım Hikmeti kapak konusu yapıyoruz. Yeri geliyor, Necip Fazıl Kısakürek’i araştırıyoruz. bizim için siyaset edebiyatın üstünde degildir. Buda bizi diğer bütün edebiyat dergilerinden ayırıyor. Günümüzde dergiler ya sağ kanadı ya da sol kanadı seçerek siyasete alet oluyorlar. Biz siyasete alet olmak istemiyoruz. Bu konuda da çok olumlu eleştiriler alıyoruz. Aslında okurlarımızı da diğer dergilerden ayıran özelliklerden biri de bu. Her görüşe olumlu yaklaşan bir kitleye hitap ediyoruz. Kapak konusunda ise daha çok edebiyat takvimine bakıyoruz. Diyoruz ki bu ay Halid Ziya’nın 150’nci yaşı varmış gibi. Ve kimseye özellikle sen şuna yaz, sen şuna değin demiyoruz. Bazı arkadaşlar kendi isteğiyle dosya konusunu yazıyor. Ama bazı arkadaşlar ise kendisine daha yakın gördüğü bir yazarı kaleme alıyor. Mesela okuduğu bir kitabı veya eseri yazabiliyor.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
Kapak konularında da popüler kültürden ayrıştığınız görülüyor. Mesela mart ayında Cemil Meriç, çoğu dergiye konu olurken siz Halid Ziya’yı seçmişsiniz bu sizin biraz daha aykırı bir dergi olduğunuzu mu gösteriyor?
 
 Cemil Meriç’i gerçekten dergi ekibi olarak çok seviyoruz. Ve kapak konusu olarak da düşündük. Ancak önemli bir sayıda okur kitlesine hitap eden dergilerin Cemil Meriç’e yer verdiklerini gördük. Bizde sanki onlardan alarak kapak konusu yapmışız gibi algılanmak istemedik açıkçası. Bu yüzden biraz daha popüler kültürden uzak olan Halid Ziya’yı tercih ettik. Mesela Halid Ziya çok önemli bir yazardır ama hiçbir yerde göremezsiniz. Bu yüzden Cemil Meriç kadar kültürümüzde önemli olan ama gençlerin Aşk-i Memnu dışında hakkında bilgi sahibi olmadığı Halid Ziya’yı tercih ettik Halid Ziya çok önemli bir ustadır ama hiç bir gençlik dergisinde göremiyoruz. Çoğu kapak konumuzda da bu dengeyi korumaya çalışıyoruz. Bir anda popüler kültüre malzeme olan yazarlar sosyal medyada çok fazla kullanılıyor. Adeta sosyal medyaya hapsoluyorlar. Buda edebiyatımıza zarar verebilecek bir yaklaşım. Aynı yazarları her yerde gören insanlar bir daha o yazarın eserlerine yönelmiyorlar. Yeni bir edebiyat keyfi oluşturmak için geri planda kalmış yazarları ele alıyoruz.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
 İki kişinin bir araya gelerek bir şeyler yapma konusunda zorlandığı günümüzde siz 15 kişi bir araya gelerek dergi gibi hatta edebiyat dergisi gibi ciddi bir işe girişmişsiniz. Peki, duyduğuma göre tasarımlarını sen Word’den yapıyormuşsun bu doğru mu?
 
Dediğim gibi edebiyatı seven gençler, bu uğurda bir şeyler yapmak isteyen öğrenciler, yokluklar içerisinde bu işe giriştik. Ben hayatımda böyle bir tasarım işine girişmemiştim açıkçası, bilgim de yeterli düzeyde yoktu. İşte cahil cesareti. Yazıları aldım Word’e kopyaladım. Google’dan yardım aldım. Öle böyle ilk sayı çıktı. Ama tabi ilk sayı olduğu için baya hatalarım çıktı. Mesela sayfa bağlantılarını tam yapamadığım için çok sayıda boş sayfayla karşılaştım. Derginin sayfalarını aç aç dergi bitmiyordu. Dedik buraya da düşünce ve görüşlerinizi yazın. Öyle bir dergi çıktı. Ama beklediğimizden fazla ilgiyle karşılaştık buda bizi çok mutlu etti. Ve hala bu dergiyi Word’de yaptığımıza inanmıyorlar. Daha sonra ben bu tasarım işine el attım şimdi birinci sayıdan 24’üncü sayıya geldik. Hala dergileri Word’de yapıyorum. Word profesörü oldum diyebilirim.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
Peki dergide kimler çalışıyor?
 
Birçok dergide yazar kadrosunun ilk sayıdan son sayısına sürekli değiştiğini görürsünüz hatta zaman zaman yönetim kadrosu bile değişir. Ancak bizim dergimizde iki yıldır birkaç arkadaşımız dışında kadro hep aynı kaldı. Önemli olanında bu olduğunu düşünüyorum. Benim için aslında dergiden daha çok bu kadro önemli. Ayrıca görevlendirme olarak seçim ile Genel Yayın Yönetmenliği’ni ben üstlendim, Yazı İşleri Müdürlüğü’nde Sırdem Kemiksiz, editörlerde Sultan Demirtaş, Kübra Tarakçı, yazarlar arasında Begüm Çalışkan, Beyza Özkan, Busenur Aslan, Hatice Türk, Hilal Akarslan, Işık Selin Orhuntaş, Mehmet Altınova, Muammed Münzevi, Pınar Çaylak, Sema Keser, Süleyman Erkut, Tuğçe Erkol bulunuyor. Öte yandan ben, Pınar ve Sırdem mezun olduk ve yüksek lisans yapıyoruz. Ekibimizde birinci ve ikinci sınıftan da öğrenciler var. Bu yöntemle dergimiz üniversite de varlığını sürdürüyor ve sürdürecek de.
 
İncir Çekirdeği’ni okurken misafir bölümü açtığınızı gördüm. Uludağ Üniversitesi dışından derginizde yazmak isteyenler size nasıl ulaşabilir?
 
Kullandığımız mail adresimiz incircekirdeğidergisi@gmail.com. Ama bütün sosyal medya hesaplarında da varız. Öte yandan dergimizin adresine çok sayıda mail geliyor. Biz gelen maillerden insanların dergimizi okuduğunu ve okumaktan keyif aldığını anlıyoruz. Ve gelen mailler sadece Bursa’dan değil çok fazla şehirden insanlar bize yazıyor. Ve gelen maillerin hepsine dönüş yapıyoruz. Bize gelen eserleri editör arkadaşlarla okuyoruz ve değerlendiriyoruz. Değerlendirmemizden geçen eserlere de dergimizde yer veriyoruz.  Bazen çok ilginç mailler de geliyor. Mesela ‘Yazılarımı derginizde yayınlamak istiyorsanız, benimle iletişime geçebilirsiniz’ diye sadece bu ben şok. Bazen şöyle maillerde alabiliyoruz. 15 yaşında bir okurumuz. Şiirini göndermiş. Bizde arkadaşlarımızla değerlendirdik. Ancak hem edebi yönden hemde nitelik yönünden uygun bulmadık. Ancak şevkini kırmadan anlatmamız gerekiyordu. Bizde baya düşündük ve daha çok yol gösterici bir geri dönüş yaptık. O da çok olumlu karşıladı bunu. Oda çok mutlu oldu onun için daha yararlı olduğunu söyledi. Ve şiirlerini göndermeye devam etti. Ayrıca okulları bitmiş ve öğretmen olmuş okurlarımız da var. Öğrencilerine Halid Ziya’yı anlatacak. Bizim dergimizden kaynak alarak veya öğrencilerini bizim sitemize yönlendirerek. O konuyu daha geniş kapsamlı anlatabiliyor. Bir örnek daha anlatayım. Atilla İlhan sayısı yapmıştık. Ve Atilla İlhan sayımız gerçekten çok dolu olmuştu. Hem içerik açısından hemde bilgi açısından. Nasıl haberleri olduysa Atilla İlhan Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı, bize mail attı. Derginizi inceledik çok memnun olduk. Gençlerin böyle çalışmalar yapmasına dediler ve sitelerinin kaynakçalar kısmına dergimiz eklediler. Buda bizi çok gururlandırdı. İlham aldığımız ve bize kitaplarıyla yol gösteren kişilerin kitapları arasında yer aldık. Bunun gibi örnekler çok var. Tevfik Fikret sayısı yapmıştık. Doğumunun 100’üncü yılına ithafen. Ona da çok dolu bir içerikle hazırlanmıştık. Bize bir mail geldi yine. Tez aşamasında bir arkadaştan. Tevfik Fikret üzerine tez yazıyormuş. “Derginizi inceledim, tezimde derginizden yararlanabilir miyim?” diye sordu. Bu bizi çok mutlu etti. Akademik bir çalışmada İncir Çekirdeği’nden yaralanılması bize çok gurur verdi. Ulusal bazdaki Hece Dergisi’nde de yer aldık. Ayrıca sizin Bursa Hakimiyet Gazetesi’nin ilgisiyle de karşılaştık.  
 
Vay be gerçekten güzel bir maceraya atılmışsınız ve çok olumlu dönüşler almışsınız. Peki gerek belediyelerin gerekse STK’ların organizasyonlarında İncir Çekirdeğini ve bu güzel çalışmaları tanıtma fırsatı buldunuz mu?
 
Hani sordun ya bir yerlerden destek alıyor musunuz diye? Biz ne yapıyorsak arkadaşlarımız ve çevremizin yardımlarıyla bir şeyler başarmaya çalışıyoruz. Sınıfımız da bir arkadaşımız var Muharrem Kaplan adında o bize çok yardımcı oldu. Belediyeyle işlerimizi ayarladı. Ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Genç Oturumu’ adlı panelinde ‘Bursa’da dergicilik’i anlattık, İncir Çekirdeği olarak. Panele çok çalıştık. İlmi olarak dergiciliği anlattık. Sonra da bu kültürden beslenen İncir Çekirdeği’ni anlattık. Ve biz anlatırken fark ettik ki salon dolmuş, yeni gelen dinleyiciler bizi ayakta dinlemeye başlamışlar.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
Ulusalda sizinle aynı zamanlarda çıkan birçok edebiyat dergisi var. Siz bu Ot, Kafa ve Kafkaokur gibi dergilere nasıl bakıyorsunuz? Bursa’da çıkan bir dergi olarak ulusaldaki dergilerle aranızda nasıl bir kıyaslama var?  
 
 -Tuğçe Erkol: Ulusal edebiyat dergileri gündemlerine siyaseti ve politikayı daha çok taşımaya başladılar. Önümüzdeki sayılarında mutlaka Ankara, İstanbul veya Belçika’daki saldırılara yer verecekler. Saldırının nedenini, nasılını irdeleyecekler. Onlarda bunu göreceğiz. Ve o dergilerin yazarlarının çoğu gazeteci veya siyasetçi o güzden gündemi o dergilerde göreceğiz. Öte yandan gündem ve edebiyatı da bir arada okumak isteyenler vardır. Biz bunu da yadırgamıyoruz, yanlış anlaşılmasın. Ama biz; zaten ülkenin gündemi arapsaçı, zaten her gün kan ve gözyaşı dört biryanımızı sarmış. Bu karışıklıkta tüm bu sorunlardan arınmış bir edebiyat dergisi okumak isteyenlerde var. İşte bizimkisi bu tarz düşünen insanlara daha çok hitap ediyor. Biz edebiyatı hobi, heves olarak yapmıyoruz. Araştırıyoruz. Yeni eserler ortaya koymaya çalışıyoruz. Bizim 'işimiz' edebiyat. Ama dergimizde günümüz edebiyatı da bulunuyor. Mesela;

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
- Işık Selin Orhuntaş: Mesela ben biraz daha çağdaş edebiyatla ilgileniyorum. Mesela benim kaleme aldığım Afili Filintalar köşesi beni için çok önemli. Çünkü onlarda bir edebiyat akımı aslında. Modern çağda çıkmış bir akım. Ve bir internet sitesinde toplanmışlar. Hepsinin de ayrı ayrı yöneldikleri alanlar var bazıları şiir yazıyor, bazıları roman. Ve çok güzel işler çıkartıyorlar. Belki ileride çok popüler olacaklar. Şimdi bundan neden bahsetmeyelim. Ben ilerleyen zamanlarda günümüz edebiyatını Oğuz Atay’da arayamam. Bugünün edebiyatını geleceğe taşımak için bugünün edebiyatını takip etmek gerek. Bence bu çok önemli.
 
Peki dergi olarak şuan ki hedefleriniz neler?
 
İlk başından beri çok ünlü olalım, önemli yerlere gelelim diye plan yapmadık. Biz hep bizi okuyanlara bir şeyler kazandıralım, biz kazanalım için planlar yaptık. Tek hedefimiz bu, bu yolda inşallah iyi yerlere geliriz. Ve bizim bu konudaki en büyük sıkıntılarımızdan biri dergimizi her istediğimiz zaman yani aylık periyotlarda bastıramıyoruz. E-dergiciliğin en iyi yanlarından biri bu ancak biz aylık olarak da her sayımızı bastırmak istiyoruz. Bu konu da destek olabilecek belediye, matbaa veya bireysel destek olacak insanlar olursa bizimle irtibata geçerlerse çok mutlu oluruz. Çünkü biz Uludağ Üniversitesi’nden çok yardım bekledik. Hani ilk etapta manevi olarak bekledik. Üniversitede tanıtımlarımızın yapılmasını istedik. Ama maalesef o yardımı da göremedik. Bu dergi üniversitenin bir yayını haline getirilebilir. Biz bu ilgiyi bekliyoruz. Çünkü öğrenci milleti malum, hep para çıkmıyor. Ama biz basmaya karar verdiğimiz zaman son paramıza kadar harcıyoruz.

\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
 
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
 
Size ve Sönmez Medya’ya çok teşekkür ederim. Gazetenizde bize yer verdiniz sesimize ses oldunuz. Herkese de buradan sesleniyorum bizi http://incircekirdegidergisi.weebly.com/ adresinden takip edep okuyabilirsiniz.
 
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.