CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, nikaha katılmak üzere geldiği Kuşadası'nda partisinin ilçe binasını ziyaret ederek partililere seslendi. Parti içi çekişmelerin temel hastalık olduğunu ve son bulması gerektiğini söyleyen Baykal, cumhurbaşkanlığı adaylığı için "Daha o aşamada değiliz. O konuları, partinin yetkili organları, sorumlu çevreleri bu konuyu olgunlaştırır. Bu işler öyle kişisel hevesle, taleple ortaya çıkmaz. Ciddi bir görev. Bu görevi toplum belirler ve toplum tebliğ eder. Kişisel tercihlerle bu olmaz" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 16.09.2017 21:02
Haber Güncellenme Tarihi: 16.09.2017 21:02
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursahakimiyet.com.tr
Baykal, Söke eski Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi'nin oğlunun nikahına katılmak üzere Kuşadası'na geldi. Burada ilçe binasını ziyaret eden Baykal, partililerle bir araya geldi. Parti kültürü olarak mutlaka bu tür ziyaretlerde bulunduğunu söyleyen Deniz Baykal, Türkiye'nin önemli siyasi süreç yaşadığını vurguladı. 15 yıllık tek parti iktidarının ardından yeni bir aşamasıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Deniz Baykal, şöyle konuştu:
"15 yılda tek parti hükümeti yaşandı ama bunun sonuna geldiğinin işaretleri ortaya çıkmaya başlayınca, 7 Haziran seçimlerinde görüldü; Bu tehlikeyi bertaraf etmek için halkın tercihi olmasa da bir yolunu bulup sürekli kılmak için arayış ortaya çıktı. 7 Haziran bu konuda çok uyarıcı oldu iktidarı yürütenlere. Anayasayı değiştirerek toplumsal çoğunluğu elinde bulundurun bir parti söz konusu olmasa da, bir tek kişinin etrafında çoğunluk inşa ederek, iktidarı sürekli kılmanın yolunu aradılar."
"MİLLET KISA SÜREDE TEHDİTLERİ KAVRADI"
Deniz Baykal, Anayasa değişikliğini çok konuştuklarını, milletin kısa sürede anayasının ne anlama geldiğini, ne gibi tehditler oluşturduğunu hızla kavradığını vurgularken şöyle dedi:
"Ülkenin sorumlu evlatları, siyasetçileri, kadınlar, halk, gençler sosyal medyayı kullanıp birbirini uyardı, ortak anlayış ortaya çıktı. Bu anayasa ciddi desteği kesinlikle yakalayamadı. Devletin bütün parası- pulu, imkanları seferber edildi, bütün Türkiye yukarıdan aşağıya devletin gücüyle bu anayasada 'Evet' çıkarmak için çalıştı. Sonuç ne? Çoğunluk yakalanamamış yarı yarıya bir tablo. O milletin yarısı 'Hayır; ben 'evet' demem' demiş. Türk milletinin yarısı, milletin yarısının buna hayır dediği açık gerçek değil mi? Milletin reddettiği bir anayasa olur mu? Tehdit var, tehlike var, suçlama var. Ona rağmen hayır demiş. Vicdanen, aklen, ilmen biliyoruz ki, milletin reddettiği bir anayasa tümünün anayasası diye dayatılamaz. Söz konusu olan rejimin özü, temeli. Millet egemenliği devam edecek mi etmeyecek mi? Yargı bağımsız mı olacak? Ben yüzde 50 oy aldım diyen adamın kendi şahsi tercihiyle bütün yargı sistemi oluşturulacak mı? Adil bir referandum olmadığını 'evet' diyenler de biliyor. Bu oylama Türkiye'nin anayasa sorununu çözmemiştir. Türkiye'ye yepyeni ve çok ciddi ağır bir anayasa krizi getirmiştir. Anayasa krizinin bir tarafında cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet var. Karşısında da en azından milletin yarısı var. 'Atı alan Üsküdar'ı geçti' lafı bizatihi yapılan işin haksız olduğunun itirafıdır. Böyle anayasa mı yapılır ya. 'Git derdini Marko paşa anlat' anlayışıyla anayasa mı yapılır."
Referandum öncesinde 'Hayır' diye çalışma yapanların söylediklerinin doğrulandığınıifade eden Deniz Baykal, o dönemde "Bu anayayasa, meclisi. milleti devre dışında bırakır" dediklerini kaydederek şöyle konuştu:
"Millet ve meclis devrede mi? KHK'larla her gün her alan tanzim ediliyor. Bir kişi kararname çıkartıyor. Ekonomiyi, siyaseti, temel hakları her uygulamayla tanzim ediyor. Nerede millet? Millet meclisle konuşur. Oraya seçilenler millete sorumludur. İktidardan hesap soruluyor mu? Hesap sorulmayan iktidar olur mu? Bugünkü tablo bu. Tek adam egemenliği ortaya çıkar dedik. Çıktı mı? Yargı bağımsızlığını kaybeder dedik kaybetti mi? En yüksek yargı başkanlarına bakın. Bütün bu olumsuzlukların temel konusunu yüzde 51 evet lafıyla noktalamak mümkün değil.
"TARİHİ GÖREV ZAMANI"
Deniz Baykal, Türkiye'de 2019 yılında yapılacakseçimi tarihi görev olarak kabul ettiğini, "Atı alan Üsküdar'ı geçti" denildiğini, ancak bunu bir süre sonra önlerine gelecek tarihi görev zamanının belirleyeceğini ifade etti. Baykal,"Önümüzdeki günlerde bu konuların Türkiye'de işletilip işletilmeyeceğini, bu anlayışını sürdürülüp sürdürülmeyeceğini kararlaştırma fırsatı milletin eline geçecek. Orada bir karar alacağız. 'Milletin söz sahibi olduğu, bir anayasal düzen işletmek istiyoruz' diyenler, bunu hayata geçirme şansı bir kez daha önümüze gelecek. Bu nazari model kabul edildi lafları noktalanmış değildir, virgül bile değildir. Bu konuda seçim yapılacak. Bu anayasayı temsil eden kişiyle, bu anayasayı çok tehlikeli biliyorum hak ettiği anayasası Türkiye'ye vereceğiz diyen aday arasında bir seçim şansını Türkiye elde edecek. Türkiye'de referandumda sergilenen o sonuç gerçek niteliğiyle çok daha ağırlıklı açık bir biçimde ortaya çıkacak" diye devam etti.
Konuşmasında birlik çağrısında da bulunan Deniz Baykal, Türkiye'nin kardeşliğe,sıla-i rahime ihtiyacı bulunduğunu, herkesin birbirini ziyaret etmesi, anlaması gerektiğini kaydederek, "Olabildiğince beraber olabilmeliyiz. Beraber olmamız gereken zamana girdik. Türkiye'nin birbirini anlamaya, dinlemeye, halini hatırını sormaya, keşfetmeye ihtiyacı var. Birbirimizi keşfetmemiz gerekiyor. Çevremizde yaşanan olaylar, uyarıcıdır. İnsanlarımızın birbirine saygı göstermeye ihtiyacı var. Bu kültürün sergileneceği dönem önümüzdeki 2019 Kasım'ında ama daha erkene de alınabilir. Türkiye bu konuda ciddi bir karar alacak. Referandum sonucunda her şeyin bitmediğini, başlatılması gerektiğini söylüyorum. Her şey önümüzde duruyor" dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI KONUSU
Parti içi çekişmelerin temel hastalık olduğunu ve son bulması gerektiğini söyleyen Deniz Baykal, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu sorulması üzerine, "Daha o aşamada değiliz. O konuları, partinin yetkili organları, sorumlu çevreleri bu konuyu olgunlaştırır. Bu işler öyle kişisel hevesle, taleple ortaya çıkmaz. Ciddi bir görev. Bu görevi toplum belirler ve toplum tebliğ eder. Kişisel tercihlerle bu olmaz" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Deniz Baykal'dan 'adaylık' açıklaması
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, nikaha katılmak üzere geldiği Kuşadası'nda partisinin ilçe binasını ziyaret ederek partililere seslendi. Parti içi çekişmelerin temel hastalık olduğunu ve son bulması gerektiğini söyleyen Baykal, cumhurbaşkanlığı adaylığı için "Daha o aşamada değiliz. O konuları, partinin yetkili organları, sorumlu çevreleri bu konuyu olgunlaştırır. Bu işler öyle kişisel hevesle, taleple ortaya çıkmaz. Ciddi bir görev. Bu görevi toplum belirler ve toplum tebliğ eder. Kişisel tercihlerle bu olmaz" dedi.
Baykal, Söke eski Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi'nin oğlunun nikahına katılmak üzere Kuşadası'na geldi. Burada ilçe binasını ziyaret eden Baykal, partililerle bir araya geldi. Parti kültürü olarak mutlaka bu tür ziyaretlerde bulunduğunu söyleyen Deniz Baykal, Türkiye'nin önemli siyasi süreç yaşadığını vurguladı. 15 yıllık tek parti iktidarının ardından yeni bir aşamasıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Deniz Baykal, şöyle konuştu:
"15 yılda tek parti hükümeti yaşandı ama bunun sonuna geldiğinin işaretleri ortaya çıkmaya başlayınca, 7 Haziran seçimlerinde görüldü; Bu tehlikeyi bertaraf etmek için halkın tercihi olmasa da bir yolunu bulup sürekli kılmak için arayış ortaya çıktı. 7 Haziran bu konuda çok uyarıcı oldu iktidarı yürütenlere. Anayasayı değiştirerek toplumsal çoğunluğu elinde bulundurun bir parti söz konusu olmasa da, bir tek kişinin etrafında çoğunluk inşa ederek, iktidarı sürekli kılmanın yolunu aradılar."
"MİLLET KISA SÜREDE TEHDİTLERİ KAVRADI"
Deniz Baykal, Anayasa değişikliğini çok konuştuklarını, milletin kısa sürede anayasının ne anlama geldiğini, ne gibi tehditler oluşturduğunu hızla kavradığını vurgularken şöyle dedi:
"Ülkenin sorumlu evlatları, siyasetçileri, kadınlar, halk, gençler sosyal medyayı kullanıp birbirini uyardı, ortak anlayış ortaya çıktı. Bu anayasa ciddi desteği kesinlikle yakalayamadı. Devletin bütün parası- pulu, imkanları seferber edildi, bütün Türkiye yukarıdan aşağıya devletin gücüyle bu anayasada 'Evet' çıkarmak için çalıştı. Sonuç ne? Çoğunluk yakalanamamış yarı yarıya bir tablo. O milletin yarısı 'Hayır; ben 'evet' demem' demiş. Türk milletinin yarısı, milletin yarısının buna hayır dediği açık gerçek değil mi? Milletin reddettiği bir anayasa olur mu? Tehdit var, tehlike var, suçlama var. Ona rağmen hayır demiş. Vicdanen, aklen, ilmen biliyoruz ki, milletin reddettiği bir anayasa tümünün anayasası diye dayatılamaz. Söz konusu olan rejimin özü, temeli. Millet egemenliği devam edecek mi etmeyecek mi? Yargı bağımsız mı olacak? Ben yüzde 50 oy aldım diyen adamın kendi şahsi tercihiyle bütün yargı sistemi oluşturulacak mı? Adil bir referandum olmadığını 'evet' diyenler de biliyor. Bu oylama Türkiye'nin anayasa sorununu çözmemiştir. Türkiye'ye yepyeni ve çok ciddi ağır bir anayasa krizi getirmiştir. Anayasa krizinin bir tarafında cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet var. Karşısında da en azından milletin yarısı var. 'Atı alan Üsküdar'ı geçti' lafı bizatihi yapılan işin haksız olduğunun itirafıdır. Böyle anayasa mı yapılır ya. 'Git derdini Marko paşa anlat' anlayışıyla anayasa mı yapılır."
Referandum öncesinde 'Hayır' diye çalışma yapanların söylediklerinin doğrulandığınıifade eden Deniz Baykal, o dönemde "Bu anayayasa, meclisi. milleti devre dışında bırakır" dediklerini kaydederek şöyle konuştu:
"Millet ve meclis devrede mi? KHK'larla her gün her alan tanzim ediliyor. Bir kişi kararname çıkartıyor. Ekonomiyi, siyaseti, temel hakları her uygulamayla tanzim ediyor. Nerede millet? Millet meclisle konuşur. Oraya seçilenler millete sorumludur. İktidardan hesap soruluyor mu? Hesap sorulmayan iktidar olur mu? Bugünkü tablo bu. Tek adam egemenliği ortaya çıkar dedik. Çıktı mı? Yargı bağımsızlığını kaybeder dedik kaybetti mi? En yüksek yargı başkanlarına bakın. Bütün bu olumsuzlukların temel konusunu yüzde 51 evet lafıyla noktalamak mümkün değil.
"TARİHİ GÖREV ZAMANI"
Deniz Baykal, Türkiye'de 2019 yılında yapılacakseçimi tarihi görev olarak kabul ettiğini, "Atı alan Üsküdar'ı geçti" denildiğini, ancak bunu bir süre sonra önlerine gelecek tarihi görev zamanının belirleyeceğini ifade etti. Baykal,"Önümüzdeki günlerde bu konuların Türkiye'de işletilip işletilmeyeceğini, bu anlayışını sürdürülüp sürdürülmeyeceğini kararlaştırma fırsatı milletin eline geçecek. Orada bir karar alacağız. 'Milletin söz sahibi olduğu, bir anayasal düzen işletmek istiyoruz' diyenler, bunu hayata geçirme şansı bir kez daha önümüze gelecek. Bu nazari model kabul edildi lafları noktalanmış değildir, virgül bile değildir. Bu konuda seçim yapılacak. Bu anayasayı temsil eden kişiyle, bu anayasayı çok tehlikeli biliyorum hak ettiği anayasası Türkiye'ye vereceğiz diyen aday arasında bir seçim şansını Türkiye elde edecek. Türkiye'de referandumda sergilenen o sonuç gerçek niteliğiyle çok daha ağırlıklı açık bir biçimde ortaya çıkacak" diye devam etti.
Konuşmasında birlik çağrısında da bulunan Deniz Baykal, Türkiye'nin kardeşliğe,sıla-i rahime ihtiyacı bulunduğunu, herkesin birbirini ziyaret etmesi, anlaması gerektiğini kaydederek, "Olabildiğince beraber olabilmeliyiz. Beraber olmamız gereken zamana girdik. Türkiye'nin birbirini anlamaya, dinlemeye, halini hatırını sormaya, keşfetmeye ihtiyacı var. Birbirimizi keşfetmemiz gerekiyor. Çevremizde yaşanan olaylar, uyarıcıdır. İnsanlarımızın birbirine saygı göstermeye ihtiyacı var. Bu kültürün sergileneceği dönem önümüzdeki 2019 Kasım'ında ama daha erkene de alınabilir. Türkiye bu konuda ciddi bir karar alacak. Referandum sonucunda her şeyin bitmediğini, başlatılması gerektiğini söylüyorum. Her şey önümüzde duruyor" dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI KONUSU
Parti içi çekişmelerin temel hastalık olduğunu ve son bulması gerektiğini söyleyen Deniz Baykal, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu sorulması üzerine, "Daha o aşamada değiliz. O konuları, partinin yetkili organları, sorumlu çevreleri bu konuyu olgunlaştırır. Bu işler öyle kişisel hevesle, taleple ortaya çıkmaz. Ciddi bir görev. Bu görevi toplum belirler ve toplum tebliğ eder. Kişisel tercihlerle bu olmaz" diye konuştu.
GÜNÜN EN ÇOK OKUNAN HABERLERİ
BAKMADAN GEÇME...
POPÜLER VİDEOLAR