Kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan barajlarda su seviyesi günden güne düşerken geçtiğimiz ağustos ayında BUSKİ, yeşil alan, park ve bahçelerdeki sulamaların durdurulması için karar almıştı.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de sık sık vatandaşlara tasarruf çağrısında bulunuyordu.
Ne tasarruf çağrıları ne de alınan önlemler çare olmadı…
Velhasıl Çınarcık Barajı Bypass hattına rağmen bir zamanlar sudan ibaret olduğu ifade edilen Bursa’da barajlar kurudu…
Sosyal medyada yayılan su kesintisi iddialarını yalanlayan BUSKİ, çok geçmeden 12 saatlik su kesintileri yapılacağını duyurdu.
O dakikadan sonra vatandaşın tek derdi su oldu.
Çünkü su hayat demekti, medeniyetin hammaddesine uzunca bir süre erişilemeyecekti.
Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde ilk basamakta yer alan fizyolojik ihtiyaçlar karşılanamayacak, ertelenecekti.
Bursa elbette bir günde bu duruma gelmedi…
Daha doğru düzgün yolu, kaldırımı, evi barkı olmayan insanları “Üç F” ile uyutan yöneticilerimiz getirdi bizi bu duruma.
Tabii ki Salazar’ın “F”leri ile bizim “F”lerimiz farklıydı ama sonuç aynıydı, suyu biten, havası zehirlenen kentte her gün bir eğlence her gün bir festival…
Bu kadar karamsar bir tablo çizdikten sonra iyi bir haber vermem de gerek.
BUSKİ’nin paylaştığı tabloyu incelediğimde, akşam ve yatsı namazlarının su kesintisine denk geldiğini gördüm.
Hemen BUSKİ’yi arayıp bu kesintilerin ibadethaneleri de kapsayıp kapsamadığını sordum.
Kesinti yapılacak bölgede hastaneler haricinde tüm abonelerin etkileneceğini öğrendim.
Yani vatandaş camiye gidip abdest alıp namaz kılamayacak.
Depolayabilmişse evindeki yoksa parayla marketten aldığı suyla abdest alacak.
Bu durumu da Diyanet’in Alo Fetva Hattı’na sordum.
Suya erişim imkanı yoksa Bursalıların, teyemmümle abdest alıp farz namazlarını kılması gerektiği ifade edildi.